Akdeniz ateşi (FMF) ülkemizde hangi bölgelerde sık görülür?

Akdeniz ateşi (FMF) hastalığı Türkiye’de her 1000 kişiden yaklaşık olarak 1 ila 3 kişi de görülmektedir. Türkiye'de hastalık Akdeniz bölgesinde değil, daha çok İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki şehirlerde görülür. Hastalığın bu bölgelerde sık görülmesinin nedeni, bu bölgelerin çevresel  özellikleri ve iklimi değil, FMF hastalarının aile kökenlerinin bu bölgelerde yaşıyor olmasıdır. 

Bunlar da ilginizi çekebilir


FMF hastalığı nedir?

FMF hastalığı ailevi akdeniz ateşi olarak da bilinir. Karın ağrısı, eklem ağrısı, eklemlerde şişme ve ateş ile kendini gösterir. Belirtiler ataklar halinde görülür ve 3-4 gün kadar sürer. Perion adı verilen karın zarı, akciğer zarı ve eklemlerin içini döşeyen tabalarda iltihaplanma olur. 

Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı olanlar polis olabilir mi?

Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı olan kişiler, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğine göre polis memuru olamazlar. Polis memuru olabilmek için kişilerde bazı şartlar aranmaktadır. Polis adayında bazı hastalıkların olmaması gerekir. Bu hastalıklardan biri de sürekli ilaç kullanımını gerektiren ailevi akdeniz ateşi hastalığıdır. Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğine göre FMF hastalığı polislik için engel teşkil etmektedir.

Akdeniz ateşi (FMF) hastalığı hangi şehirlerde daha sık görülür?

FMF, tekrarayan ateş ya da ailevi akdeniz ateşi hastalığı karın ağrısı ve eklem ağrısı ile kendini gösteren genetik geçişli bir hastalıktır. FMF hastalığı ülkemizde daha çok Sivas, Tokat, Kayseri, Yozgat, Çankırı, Kastamonu, Çorum, Erzincan, Ankara, Kars  illerinde görülmektedir. 

FMF nedir?

FMF (Familial Mediterranean Fever), kalıtsal bir otoinflamatuar hastalıktır. Akdeniz Ailesel Ateşi olarak da bilinir. Bu hastalık, özellikle Akdeniz bölgesine özgü olarak görülen ve genetik bir geçiş gösteren bir hastalıktır.

FMF genellikle çocukluk veya genç yetişkinlik döneminde başlar, ancak her yaşta ortaya çıkabilir. Hastalık nöbetler halinde ortaya çıkar ve tekrarlayan ataklar şeklinde seyreder. Ataklar sırasında kişide aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:

Karın ağrısı: Şiddetli ve kramp tarzında karın ağrıları en yaygın belirtidir. Ağrılar genellikle alt karın bölgesinde yoğunlaşır.

Ateş: Ateş yükselmesi, atakların en sık görülen belirtisidir. Ateş genellikle 38-40°C arasında olabilir ve birkaç gün sürebilir.

Eklem ağrısı: Eklem ağrıları, özellikle diz ve ayak bileklerinde hissedilen ağrılar sık görülür. Eklem şişliği ve kızarıklığı da eşlik edebilir.

Göğüs ağrısı: Göğüs ağrısı, bazen kalp kriziyle karıştırılabilen, şiddetli bir ağrıdır. Göğüs ağrısı atakları genellikle kısa sürelidir.

Yorgunluk ve halsizlik: Ataklar sırasında yorgunluk, halsizlik ve genel bir huzursuzluk hissi ortaya çıkabilir.

FMF, genetik bir mutasyon sonucu oluşan bir hastalıktır. Hastalar, MEFV geninde bulunan belirli mutasyonları taşırlar. Bu genin etkilenmesi, vücutta inflamasyona neden olan bir proteinin düzensiz üretimine yol açar.

FMF teşhisi, belirtilerin değerlendirilmesi ve genetik testlerle konulur. Tedavi genellikle atakları kontrol altına almayı hedefler. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) ve kolşisin (gut tedavisinde kullanılan bir ilaç) atakları önlemek ve hafifletmek için yaygın olarak kullanılır.

FMF, ömür boyu devam eden bir durumdur. Tedavi ve düzenli kontrollerle semptomların kontrol altında tutulması mümkündür. Bu nedenle, FMF tanısı konulan bir kişinin düzenli olarak doktoruyla iletişimde olması ve tedavi planına uyması önemlidir.

FMF belirtileri nelerdir?

FMF'nin (Familial Mediterranean Fever) belirtileri ataklar halinde ortaya çıkar. Ataklar genellikle birkaç saat ile üç gün arasında sürer ve ardından semptomsuz bir dönem başlar. Her hasta farklı belirtiler deneyimleyebilir, ancak FMF'nin yaygın belirtileri şunlardır:

Karın ağrısı: Şiddetli ve kramp tarzında karın ağrıları en sık görülen belirtidir. Ağrılar genellikle alt karın bölgesinde yoğunlaşır. Karın ağrısı atakları genellikle birkaç saat ile üç gün arasında sürer ve kendiliğinden geçer.

Ateş: Ataklar sırasında ateş yükselmesi görülür. Ateş genellikle 38-40°C arasında olabilir ve birkaç gün sürebilir. Ateşli dönemler arasında normal vücut sıcaklığına dönülür.

Eklem ağrısı: Eklem ağrıları, özellikle diz ve ayak bileklerinde hissedilen ağrılar sık görülür. Eklem ağrıları ataklar sırasında ortaya çıkar ve atak sona erdikten sonra geçer.

Göğüs ağrısı: Göğüs ağrısı, bazen kalp kriziyle karıştırılabilen, şiddetli bir ağrıdır. Göğüs ağrısı atakları genellikle kısa sürelidir.

Yorgunluk ve halsizlik: Ataklar sırasında yorgunluk, halsizlik ve genel bir huzursuzluk hissi ortaya çıkabilir. Bu belirtiler, atak sırasında enerji düşüklüğüne bağlı olarak ortaya çıkar.

İnflamasyon belirtileri: Atak sırasında, bazen atak bölgesinde (karın veya eklem) hafif bir şişlik veya kızarıklık görülebilir. Ancak bu belirtiler her zaman ortaya çıkmayabilir.

FMF belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve her atakta aynı belirtiler ortaya çıkmayabilir. Ataklar arasında, hastalar genellikle semptomsuzdur. FMF teşhisi için belirtilerin değerlendirilmesi ve genetik testler yapılması önemlidir. Doğru teşhis ve uygun tedavi ile semptomların kontrol altına alınması mümkündür.

FMF nasıl teşhis edilir?

FMF'nin (Familial Mediterranean Fever) doğru teşhisi için genellikle aşağıdaki yöntemler kullanılır:

Semptomların değerlendirilmesi: Doktor, hastanın semptomlarını ve semptomların sıklığını dikkatlice değerlendirir. Karın ağrısı, ateş, eklem ağrısı gibi tipik FMF semptomlarının sıklığı ve süresi göz önünde bulundurulur.

Aile öyküsü: FMF genetik bir hastalıktır ve ailelerde yaygın olarak görülür. Hastanın aile öyküsü değerlendirilir ve ailede benzer semptomlarla FMF tanısı konmuş kişilerin olup olmadığı araştırılır.

Genetik testler: FMF'nin nedeni MEFV genindeki belirli mutasyonlardır. Genetik testler, hastanın MEFV genindeki mutasyonları belirlemek için yapılır. Genellikle kan örneği alınarak bu testler gerçekleştirilir. Pozitif bir genetik test sonucu, FMF tanısını destekler.

FMF tanısı koymak için genellikle bu üç yöntem birlikte kullanılır. Belirtiler ve aile öyküsü FMF şüphesini doğrulayabilir, ancak genetik testler kesin tanıyı koymada yardımcı olur.

FMF tanısı konulduktan sonra, tedavi planı oluşturulur ve hastanın semptomları kontrol altına alınmaya çalışılır. Tedavi genellikle atakları önlemek veya hafifletmek için ilaçlar kullanmayı içerir. Hastalar, düzenli olarak doktorlarıyla iletişimde olmalı ve belirtilerinde herhangi bir değişiklik olduğunda doktora başvurmalıdır.

FMF tedavisi mümkün müdür?

Evet, FMF (Familial Mediterranean Fever) tedavi edilebilir bir hastalıktır. FMF tedavisi, genellikle atakları kontrol altına almayı ve semptomların şiddetini azaltmayı hedefler. Aşağıda FMF tedavisinde kullanılan yöntemler ve ilaçlar bulunmaktadır:

Kolşisin: Kolşisin, FMF tedavisinde en yaygın kullanılan ilaçtır. Kolşisin, atakları önlemek veya hafifletmek için kullanılır. Düzenli olarak kolşisin kullanımı, atak sıklığını azaltabilir ve semptomların şiddetini azaltabilir.

NSAID'ler: Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler), FMF ataklarının kontrol altına alınmasında yardımcı olabilir. Bu ilaçlar, ateş, ağrı ve iltihaplanma gibi semptomları hafifletebilir.

İnterferonlar: Bazı durumlarda, kolşisin ve NSAID'lerin yeterli olmadığı durumlarda interferonlar kullanılabilir. İnterferonlar, vücuttaki inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir.

Diğer ilaçlar: Nadir durumlarda, atakları kontrol altına almak için kortikosteroidler veya immünsüpresan ilaçlar kullanılabilir. Bunlar genellikle kolşisin ve diğer ilaçların yeterli olmadığı durumlarda tercih edilir.

FMF tedavisi, her hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre düzenlenir. Tedavi planı, semptomların şiddetine, atakların sıklığına ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Tedavinin amacı, atakları azaltmak, semptomları hafifletmek ve uzun vadeli komplikasyonları önlemektir.

FMF hastaları, düzenli olarak doktorlarıyla takip edilmeli ve tedavi planına uygun olarak ilaçlarını düzenli olarak kullanmalıdır. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, stresi azaltmak ve tetikleyici faktörlerden kaçınmak da tedaviyi destekleyebilir.

FMF nasıl önlenebilir?

FMF (Familial Mediterranean Fever) genetik bir hastalıktır ve şu anda tamamen önlenebilecek bir yöntem bulunmamaktadır. FMF'nin nedeni MEFV genindeki belirli mutasyonlardır ve bu mutasyonlar doğuştan gelir. Bu nedenle, FMF'yi tamamen önlemenin bir yolu yoktur.

Ancak, FMF ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmak için bazı önlemler almak mümkündür. Aşağıda, FMF ataklarını önlemek veya azaltmak için bazı önlemler bulunmaktadır:

Tedaviye uyum: FMF teşhisi konmuş bir kişi, doktorunun önerdiği tedavi planına düzenli olarak uyum sağlamalıdır. Tedavi genellikle kolşisin adı verilen ilaçların kullanılmasını içerir. İlaçların düzenli olarak kullanılması, atakların sıklığını azaltabilir ve semptomların kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.

Tetikleyici faktörlerden kaçınma: Bazı durumlarda, FMF ataklarını tetikleyen faktörler vardır. Bunlar kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak ateşli enfeksiyonlar, stres, düzensiz uyku, aşırı yorgunluk gibi faktörler atakları tetikleyebilir. Bu nedenle, bu faktörlerden kaçınmak veya azaltmak önemlidir.

Sağlıklı yaşam tarzı: Genel sağlığın korunması, FMF ataklarının kontrol altına alınmasında önemlidir. Dengeli ve besleyici bir diyet, düzenli egzersiz yapma, yeterli uyku almak, stresten uzak durmak gibi sağlıklı yaşam tarzı faktörleri genel sağlığı destekler ve atakları azaltabilir.

FMF'yi tamamen önlemek mümkün olmasa da, uygun tedavi ve önlemlerle semptomların kontrol altına alınması ve atakların sıklığının azaltılması mümkündür. FMF teşhisi konmuş bir kişi, düzenli olarak doktoruyla iletişimde kalmalı, tedavi planını takip etmeli ve semptomlarda herhangi bir değişiklik olduğunda doktora başvurmalıdır.

FMF genetik midir?

Evet, FMF (Familial Mediterranean Fever) genetik bir hastalıktır. FMF, MEFV (Mediterranean Fever) genindeki mutasyonlar nedeniyle oluşur. MEFV geni, pyrin adı verilen bir proteinin üretiminden sorumludur. FMF hastalarında, MEFV genindeki mutasyonlar pyrin proteininin normal işlevini etkiler ve inflamasyonu düzenleme yeteneğini bozar.

FMF kalıtsal bir hastalıktır, yani bir kişinin hastalığı geliştirme riski, MEFV geninde mutasyona sahip olmasına bağlıdır. Ebeveynlerinden mutasyonlu MEFV genini miras alan kişiler, FMF geliştirme riski altındadır. Ancak, her mutasyonlu gen taşıyan kişi FMF semptomları geliştirmeyebilir. Bazı kişilerde mutasyonlar semptomsuz kalabilir veya semptomlar hafif olabilir, bu durumda taşıyıcı olarak adlandırılırlar.

FMF genetik bir hastalık olduğundan, ailede benzer semptomları olan bireylerin olması hastalığın teşhisi ve tanısı açısından önemlidir. Genetik testler, MEFV genindeki mutasyonları tespit ederek FMF teşhisine yardımcı olabilir. Eğer bir kişiye FMF teşhisi konulursa, ailedeki diğer bireylerin de test edilmesi ve gerektiğinde tedavi edilmesi önemlidir.

FMF'nin tam olarak nasıl ve neden ortaya çıktığı tam olarak anlaşılamamıştır, ancak genetik faktörlerin hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir.

Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) sadece Akdeniz bölgesinde mi görülür?

Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) sadece Akdeniz bölgesinde görülmez, diğer bölgelerde de görülür. Ancak bu bölgelerde daha sık götrülür. Özellikle Mezopotamya, Kafkasya bölgesinde yaşayan Yahudiler, Ermeniler, Araplar, Türkler'de daha sık görülmektedir. Akdeniz civarındaki İtalya, Yunanistan ve Kuzey Afrika ülkelerinde de görülür. Ülkemizde ise FMF, Akdeniz bölgesinden çok, kökleri İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu bölgelerine dayanan kişilerde daha sık görülmektedir. 

Yeni SSS


Erkeklerde HPV aşısı, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir koruma sağlar.  HPV Aşısının Erkeklerdeki Önemi: Kanser Koruması: HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda kanser ...


Gardasil, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayan bir aşıdır. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüs grubudur ve bazı türleri rahim ağzı kanseri, anal kanser, genital siğiller ve diğer kanse ...


Lateral malleol kırığı, ayak bileğindeki dış kemik olan lateral malleolün (ayak bileğinin dış tarafındaki çıkıntı) kırılmasıdır. Bu tür kırıklar genellikle travma, burkulma veya düşme gibi olaylar sonucu meydana gelir. Lateral malleol, fibula adı verilen bacağın dış kemiklerinden ...


İskemik gliozis, beyindeki kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sonucu oluşan hasara (iskemi) karşı, beyin destek hücrelerinin (glial hücreler) verdiği tepki sonucu oluşan bir tür skar dokusunu ifade eder. İskemi: Beyindeki be ...


İstanbul algoloji doktorları, anesteziyoloji ve reanimasyon, nöroloji veya fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlerde uzmanlaşmış doktorlardır. Bu doktorlar, ağrı tedavisi konusunda ek eğitim alarak algoloji (ağrı tedavisi) uzmanı olurlar. ...


Proloterapi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi yöntemidir. Temel amacı, zayıflamış, hasar görmüş veya dejenerasyona uğramış bağları, tendonları ve eklemleri güçlendirerek ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu iyileştirmektir. ...


YNSA (Yamamoto New Scalp Acupuncture), Japon bilim insanı Dr. Toshikatsu Yamamoto tarafından geliştirilmiş bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbındaki vücut akupunkturundan farklı olarak, YNSA kafa derisindeki (skalp) belirli noktalara odaklanır. Bu noktaların vücudun farklı ...


İstanbul nöral terapi doktorları, genellikle aşağıdaki uzmanlık alanlarına sahip doktorlardır.  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanları: Nöral terapi, en sık fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından uygulanan bir yöntemdir. Bu uzmanlar, sinir sistemi ...


Scheuermann kifozu, omurganın üst kısmında, yani sırt bölgesinde, aşırı bir kamburluğa neden olan bir durumdur. Normalde omurga hafif bir eğriye sahipken, Scheuermann kifozunda bu eğri belirginleşir ve sırt kambur görünür. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyüme tamamlandığında durur. ...


Transözefageal Ekokardiyografi (TEE), kalbin yapısını ve fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Normal ekokardiyografiden (EKO) farklı olarak, TEE'de ultrason probu yemek borusundan geçirilir. Yemek borusu kalbin hemen arkasında yer aldığı için ...


Damar yoluyla demir tedavisi (intravenöz demir tedavisi), demir eksikliği anemisi olan ve ağızdan demir takviyesi alamayan veya bu tedaviye yetersiz yanıt veren hastalarda kullan ...


Kimyasal gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine rağmen sağlıklı bir şekilde gelişemeyip çok erken dönemde düşük ile sonuçlanan bir durumdur. Genellikle gebeliğin ilk 5 haftasında meydana gelir ve birçok kadın bu durum ...


Mol gebeliği (üzüm gebeliği), nadir görülen ve anormal bir gebelik türüdür. Normalde döllenmiş yumurta, embriyo ve plasentayı oluştururken, mol gebeliğinde plasenta a ...


Miyopatik sinyal saptanmadı ifadesi, yapılan tetkiklerde (muhtemelen EMG veya MR gibi) kaslarda herhangi bir hasar veya işlev bozukluğu belirtisine rastlanmadığı anlamına gelir. Miyopati, kas liflerinin çeşitli nedenlerle (genetik, iltihabi, ...


C6-C7 düzeyinde korda bası, boyun omurlarınızın C6 ve C7 numaralı omurları arasındaki disk fıtıklaşmasının omuriliğinize baskı yaptığı anlamına gelir. Omurilik, beyinden gelen sinirlerin geçtiği ve vücudun çeşitli bölgelerine dağıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu nedenle ...