Sinüzit için hangi tedaviler uygulanır?

Sinüzit tedavisi, semptomların şiddetine, sinüzitin türüne (akut veya kronik) ve altta yatan nedenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. İşte sinüzit tedavisinde kullanılan yaygın yöntemler:

Semptomatik Tedavi: Semptomların hafifletilmesi için kullanılan tedavilerdir. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, baş ağrısı gibi semptomları hafifletmek için burun spreyleri, dekonjestanlar, ağrı kesiciler, burun lavajı gibi yöntemler kullanılabilir.

Antibiyotik Tedavisi: Bakteriyel sinüzit vakalarında doktorlar genellikle antibiyotik reçete eder. Antibiyotikler, enfeksiyonun neden olduğu bakterilerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Antibiyotiklerin doğru şekilde kullanılması önemlidir ve tam tedavi süresi tamamlanmalıdır.

Burun İlaçları: Burun spreyleri veya damlaları, burun tıkanıklığını gidermek, burun akıntısını azaltmak ve sinüslerin drenajını iyileştirmek için kullanılabilir. Steroid içeren burun spreyleri, iltihaplanmayı azaltabilir.

Sinüs İrrigasyonu: Burun lavajı veya sinüs irrigasyonu, burun ve sinüslerin temizlenmesi ve iltihaplı sıvıların uzaklaştırılması için kullanılan bir yöntemdir. Bu, semptomların hafifletilmesine ve sinüslerin drenajının iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

Cerrahi Tedavi: Kronik sinüzit vakalarında veya başka tedavilere yanıt vermeyen durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi seçenekler arasında sinüs drenajını açmak için endoskopik sinüs cerrahisi, burun septumu düzeltmek için septoplasti veya sinüslerin boşaltılması için sinüs lavajı bulunabilir.

Sinüzit tedavisi, semptomları hafifletmek, iltihabı azaltmak, sinüslerin drenajını iyileştirmek ve enfeksiyonu kontrol altına almak için çeşitli yöntemlerin kombinasyonunu içerebilir. Tedavi planı, doktorunuz tarafından sizin durumunuza ve semptomlarınıza göre belirlenecektir. Sinüzit semptomlarından muzdarip olan kişiler, bir sağlık uzmanına başvurarak uygun tedavi için tavsiye almalıdır.

Bunlar da ilginizi çekebilir


Sinüzit nedir?

Sinüzit, kafatası kemiklerinin içinde bulunan içi hava ile dolu olan boşlukların iltihaplanması demektir.  Sinüs, kafatasının içerisinde bulunan boşluklardır. Toplamda 4 çift sinüs bulunmaktadır. Sinüs, içinde bulunduğu kemiğe göre isimlendirlir. Kafatasının ön kısmını oluşturan frontal kemik içindeki sinüse frontal sinüs, elmacık kemiklerine yakın maksiller kemikler içerisindeki sinüslere maksiller sinüs, sfenoid kemiktekine sfenoid sinüs ve etmoid kemiktekine ise etmoid sinüs adı verilir. Sinüslerin içi solunum yolunu döşeyen hücreler ile döşelidir. Sinüsler, burun yoluyla dışarıdan alaınan havayı ısıtır ve nemlendirir. Ayrıca mukus salgılar ve yabancı maddeleri ve bakterileri tutar. Sinüslerin içini örten tabakanın iltihaplanmasına ‘’sinüzit’’ adı verilir. 

Kaç çeşit sinüzit vardır?

Sinüzit, kafatası kemiklerinin içindeki sinüs boşluklarının iltihaplanmasıdır. Sinüzitin değişik türleri vardır. Bunlar; 

  1. Akut sinüzitler: 4 haftadan daha kısa süren sinüzitlerdir. 
  2. Subakut sinüzitler: 8 haftaya kadar devam eden sinüzit şeklidir.
  3. Kronik sinüzitler: Sinüzitin uygun tedaviye rağmen 8 haftadan daha uzun devam eden şeklidir.
  4. Tekrarlayan sinüzitler: 1 yıl içinde 3 ve 3’ten fazla sinüzit atağının olmasıdır.

 

Sinüzit nasıl oluşur?

Sinüzit, sinüs adı verilen hava dolu boşlukların iltihaplanması sonucu oluşur. İltihaplanma genellikle sinüslerin ostium adı verilen açıklıklarının tıkanmasıyla başlar. İşte sinüzitin oluşumuna neden olan bazı faktörler:

Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları: Sinüzit genellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olarak ortaya çıkar. Özellikle viral enfeksiyonlar (soğuk algınlığı, grip) sinüslerin iltihaplanmasına yol açabilir. Virüsler, sinüslerin iç yüzeyini tahriş eder ve enfeksiyona zemin hazırlar. Viral enfeksiyonlara bakteriyel enfeksiyonlar da eklenebilir.

Alerjik Reaksiyonlar: Alerjik rinit veya saman nezlesi gibi durumlar, sinüzitin oluşumuna katkıda bulunabilir. Alerjenlere (polen, toz akarları, hayvan tüyleri) maruz kalmak sinüslerin iltihaplanmasına ve tıkanmasına neden olabilir.

Burun Polipleri: Burun polipleri, burun içinde oluşan şişliklerdir. Polipler, sinüs boşluklarını tıkayarak sinüzit riskini artırır. Polipler genellikle kronik sinüzit vakalarında görülür.

Burun İçi Yapısal Bozukluklar: Burun kemiği eğriliği, burun septumunda (burun içindeki kıkırdak ve kemik bölme) kaymalar, burun içindeki anatomik bozukluklar sinüslerin drenajını engelleyerek sinüzite neden olabilir.

Bağışıklık Sistemi Zayıflığı: Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, bakteriyel enfeksiyonlar daha yaygın hale gelebilir. Bağışıklık sistemi zayıflığı, sinüslerin enfeksiyona karşı direncini azaltabilir ve sinüzit riskini artırabilir.

Sinüzit, sinüslerin iltihaplanması ve tıkanmasıyla sonuçlanan bir durumdur. Yukarıda bahsedilen faktörler sinüzitin oluşumunda rol oynayabilir. Doğru teşhis ve uygun tedavi ile sinüzit kontrol altına alınabilir ve semptomlar hafifletilebilir.

Sinüzit hangi belirtilere neden olur?

Sinüzit, genellikle yüz bölgesindeki sinüslerin iltihaplanması ve tıkanmasıyla sonuçlanır. Bu durum çeşitli semptomlara neden olabilir. İşte sinüzitin en yaygın belirtileri:

Baş Ağrısı: Sinüzit genellikle şiddetli baş ağrılarına neden olur. Baş ağrıları genellikle gözlerin üstünde, yanaklarda veya alın bölgesinde hissedilir.

Yüz Ağrısı: Sinüslerin iltihaplanması, yüzde ağrıya neden olabilir. Özellikle gözlerin altında, yanaklarda ve burun köprüsünde ağrı hissedilir.

Burun Akıntısı: Sinüzit genellikle burun akıntısına neden olur. Akıntı, genellikle kalın, sarı veya yeşil renklidir.

Burun Tıkanıklığı: Sinüzit, burun tıkanıklığına da neden olabilir. Burun tıkanıklığı, nefes almada güçlük çıkarabilir.

Öksürük: Sinüzit, öksürük ve boğaz ağrısına da neden olabilir.

Diş Ağrısı: Sinüzit aynı zamanda diş ağrısına da neden olabilir. Bu ağrılar genellikle üst arka dişlerde hissedilir.

Koku ve Tat Duyusu Kaybı: Sinüzit, koku ve tat duyusu kaybına neden olabilir. Bu semptomlar, genellikle burun tıkanıklığından kaynaklanır.

Sinüzitin belirtileri, semptomların şiddeti ve kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar sinüzit semptomlarını hafif olarak yaşarken, diğerleri şiddetli semptomlar yaşayabilir. Tedavi edilmeyen sinüzit, kronikleşebilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Sinüzit ne kadar sürer?

Sinüzitin süresi, genellikle sinüzitin türüne (akut veya kronik) ve tedaviye yanıt vermeye bağlı olarak değişir. İşte sinüzitin süresi hakkında genel bilgiler:

Akut Sinüzit: Akut sinüzit genellikle viral bir üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlı olarak ortaya çıkar. Bu durumda sinüzit semptomları genellikle 7 ila 10 gün içinde hafifler ve iyileşme gözlenir. Ancak bazı durumlarda semptomlar 2 ila 4 haftaya kadar sürebilir. Antibiyotik tedavisi gerektirebilen bakteriyel sinüzit vakalarında ise semptomlar genellikle 10 gün içinde hafifler.

Kronik Sinüzit: Kronik sinüzit, 12 haftadan daha uzun süren ve tekrarlayan sinüzit ataklarına işaret eder. Kronik sinüzit vakalarında semptomlar daha uzun sürebilir ve daha yavaş iyileşme görülebilir. Tedavi edilmediği takdirde semptomlar aylarca hatta yıllarca sürebilir.

Sinüzit süresi, bireyden bireye değişebilir. Bazı kişiler hızlı bir şekilde iyileşirken, diğerleri daha uzun süre semptomlar yaşayabilir. Tedavi, semptomların hafifletilmesine ve iyileşme sürecinin hızlandırılmasına yardımcı olur. Eğer sinüzit semptomları uzun süre devam eder veya şiddetlenirse, bir sağlık uzmanına başvurmanız önemlidir. Doğru teşhis ve uygun tedavi, sinüzitin süresini kısaltabilir ve semptomları hafifletebilir.

Sinüzit nasıl teşhis edilir?

Sinüzit teşhisi genellikle bir doktor tarafından klinik değerlendirme ve bazı tetkiklerle konulur. İşte sinüzit teşhisinde kullanılan yaygın yöntemler:

Hastanın Semptomlarının Değerlendirilmesi: Doktor, hastanın semptomlarını ve şikayetlerini detaylı bir şekilde dinler. Baş ağrısı, yüz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı gibi sinüzit belirtileri hakkında bilgi alır.

Fizik Muayene: Doktor, burun ve yüz bölgesini fiziksel olarak muayene eder. Yüzde hassasiyet, şişlik veya burun akıntısı gibi bulguları kontrol eder.

Endoskopik Muayene: Bazı durumlarda, doktor endoskopik bir alet kullanarak burun boşluğunu inceleyebilir. Bu muayene sırasında sinüslerin iç yüzeyine bakarak iltihaplanmayı ve tıkanıklığı değerlendirebilir.

Görüntüleme Yöntemleri: Sinüzit teşhisi için bazen görüntüleme yöntemleri kullanılır. Bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi yöntemler, sinüslerin iç yapısını daha ayrıntılı olarak görüntülemek için kullanılabilir.

Laboratuvar Testleri: Bazı durumlarda, sinüzitin altında yatan nedenin belirlenmesi için laboratuvar testleri yapılabilir. Bu testler arasında kan testleri veya sinüs boşluğundan alınan bir örneğin kültürü yer alabilir.

Sinüzit teşhisi, semptomların ve fizik muayenenin değerlendirilmesiyle genellikle konulur. Gerektiğinde görüntüleme yöntemleri veya laboratuvar testleri kullanılabilir. Doğru teşhisin yapılması, uygun tedavi planının oluşturulması için önemlidir. Sinüzit semptomlarından muzdarip olan kişiler, bir doktora başvurarak doğru teşhis ve tedavi için yardım almalıdır.

Sinüzit için antibiyotik kullanmak gerekli midir?

Sinüzit tedavisinde antibiyotik kullanımı, sinüzitin nedeninin bakteriyel enfeksiyon olduğu durumlarda gereklidir. Bakteriyel sinüzit, semptomların en az 10 gün boyunca devam ettiği veya semptomların başlangıçta iyileştiği ancak sonra tekrar şiddetlendiği durumlarda düşünülür.

Antibiyotikler, bakterilerin neden olduğu enfeksiyonu kontrol altına alarak sinüzit semptomlarının hafifletilmesine ve iyileşmenin hızlanmasına yardımcı olabilir. Ancak, sinüzitin çoğu vakası viral bir enfeksiyondan kaynaklanır ve antibiyotikler bu durumda etkili olmayabilir. Viral sinüzitlerde semptomatik tedaviler, semptomları hafifletmek ve iyileşmeyi desteklemek için tercih edilir.

Doktorunuz, semptomlarınızı ve sinüzitin nedenini değerlendirdikten sonra size uygun tedavi planını belirleyecektir. Eğer bakteriyel sinüzit şüphesi varsa ve doktorunuz tarafından antibiyotik reçete edildiyse, antibiyotiği doğru şekilde kullanmak önemlidir. Antibiyotiklerin tam olarak bitirilmesi, enfeksiyonun tamamen kontrol altına alınması için önemlidir.

Sinüzit tedavisinde antibiyotik kullanımı konusunda doktorunuzun tavsiyelerini dikkate almanız önemlidir. Kendi kendinize antibiyotik kullanmaktan kaçınmalı ve doktorunuzun yönlendirmelerini izlemelisiniz.

Sinüzit için hangi ilaçlar kullanılır?

Sinüzit tedavisinde kullanılan ilaçlar, semptomların hafifletilmesi, iltihabın azaltılması ve sinüslerin drenajının iyileştirilmesine yardımcı olmak amacıyla farklı amaçlarla kullanılabilir. İşte sinüzit tedavisinde sıklıkla kullanılan ilaçlar:

Burun Spreyleri veya Damlaları: Burun tıkanıklığını gidermek ve burun akıntısını azaltmak için kullanılır. Özellikle kortikosteroid içeren burun spreyleri, iltihaplanmayı azaltarak semptomları hafifletebilir. Örnek olarak flutikazon, mometazon gibi ilaçlar kullanılabilir.

Dekonjestanlar: Burun tıkanıklığını geçici olarak hafifletmek için kullanılır. Bunlar, burun damarlarını daraltarak burun tıkanıklığını açarlar. Ancak uzun süreli kullanımları önerilmemektedir. Örnek olarak oksimetazolin, fenilefrin gibi ilaçlar kullanılabilir.

Ağrı Kesiciler: Baş ağrısı veya yüz ağrısı gibi sinüzit semptomlarının neden olduğu ağrıyı hafifletmek için kullanılabilir. Nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) veya asetaminofen gibi ağrı kesiciler tercih edilebilir.

Burun Lavajı: Sinüslerin temizlenmesi ve iltihaplı sıvıların uzaklaştırılması için burun lavajı veya sinüs irrigasyonu kullanılabilir. Bu işlem, tuzlu su solüsyonu veya burun spreyi ile yapılır ve semptomları hafifletmede etkili olabilir.

Antibiyotikler: Sinüzitin bakteriyel enfeksiyon kaynaklı olduğu durumlarda, doktor antibiyotik reçete edebilir. Antibiyotikler, bakterilerin neden olduğu enfeksiyonu kontrol altına alarak semptomların hafiflemesine yardımcı olur. Antibiyotikler, sadece doktorunuzun önerdiği şekilde ve sürede kullanılmalıdır.

Tedavi planı, semptomların şiddetine, sinüzitin türüne ve hastanın durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Doktorunuz, semptomlarınıza ve sağlık durumunuza göre size en uygun ilaçları reçete edecektir. Sinüzit semptomlarından muzdarip olan kişiler, bir sağlık uzmanına başvurarak doğru teşhis ve tedavi için tavsiye almalıdır.

Sinüzit ameliyatı nasıl yapılır?

Sinüzit ameliyatı, kronik sinüzit vakalarında ve diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen durumlarda düşünülebilir. Bu ameliyat, sinüslerin drenajını iyileştirmek, iltihabı temizlemek ve sinüzit semptomlarını hafifletmek için gerçekleştirilir. Sinüzit ameliyatı olarak bilinen iki yaygın yöntem şunlardır:

Endoskopik Sinüs Cerrahisi: Bu yöntemde, bir endoskop (ince bir tüp) kullanılarak burun boşluğuna girilir. Doktor, burun boşluğunda sinüs açıklıklarını genişletmek ve sinüslerin içine ulaşmak için endoskopu kullanır. İltihaplı dokular çıkarılır, sinüsler temizlenir ve drenajı sağlanır. Endoskopik sinüs cerrahisi, genellikle minimal invaziv bir yöntemdir ve daha hızlı iyileşme süreci sağlar.

Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi: Bu yöntemde, endoskopik sinüs cerrahisinin yanı sıra sinüslerin işlevselliğini iyileştirmek için ek prosedürler uygulanır. Burun septumu düzeltilir, polipler çıkarılır veya sinüslerin iç yapısında revizyonlar yapılır. Bu yöntem, sinüslerin anatomik yapılarında düzeltmeler yaparak daha iyi bir drenaj sağlamayı hedefler.

Sinüzit ameliyatı genellikle genel anestezi altında yapılır ve hastanede kalma süresi birkaç gün sürebilir. Ameliyat sonrası dönemde ağrı yönetimi ve burun yıkama gibi tedaviler önemlidir. İyileşme süreci bireysel olarak değişebilir, ancak genellikle birkaç hafta içinde tam iyileşme sağlanır.

Sinüzit ameliyatı, bir doktorun değerlendirmesi sonucunda uygun görülen durumlarda düşünülür. Ameliyat kararı, semptomların şiddeti, sinüzitin tipi ve hastanın sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak verilir. Sinüzit semptomlarından muzdarip olan kişiler, bir kulak burun boğaz uzmanına başvurarak uygun tedavi seçenekleri hakkında bilgi almalıdır.

Sinüzit ameliyatı sonrası iyileşme süreci nasıldır?

Sinüzit ameliyatı sonrası iyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir, ancak genellikle şu aşamalardan oluşur:

Hastanede Kalış: Sinüzit ameliyatı genellikle birkaç saat süren bir işlem olsa da, hastanede bir gece veya birkaç gün kalmanız gerekebilir. Ameliyat sonrası ilk birkaç saat gözlem altında geçirilir ve genel anestezi etkileri geçtikten sonra taburcu edilirsiniz.

Ağrı Yönetimi: Ameliyat sonrası ağrı normaldir. Doktorunuz size ağrı yönetimi için reçete edeceği ilaçları önerebilir. Ağrıyı azaltmak ve rahatlamak için bu ilaçları düzenli olarak kullanmanız önemlidir.

Burun Yıkama: Ameliyat sonrası doktorunuz, burun yıkama işlemi yapmanızı önerebilir. Burun yıkama, sinüslerin temizlenmesine ve iltihaplı sıvıların uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Bu, iyileşme sürecini hızlandırabilir ve enfeksiyon riskini azaltabilir.

İstirahat ve İyileşme: Ameliyat sonrası dinlenmeye ve iyileşmeye zaman tanımanız önemlidir. Aktivitelerinizi sınırlayın, aşırı fiziksel efor ve ağır kaldırmaktan kaçının. İyileşme sürecinde doktorunuzun size verdiği talimatlara uyun.

Kontroller ve Takip: Ameliyat sonrası düzenli kontroller yapılması önemlidir. Doktorunuz size kontroller ve takip randevuları verecektir. Bu kontrollerde iyileşme süreciniz değerlendirilecek ve varsa komplikasyonlar veya sorunlar belirlenecektir.

İyileşme süreci genellikle birkaç hafta içinde tamamlanır. Ancak tam iyileşme süresi bireysel olarak değişebilir. Doktorunuz size ameliyat sonrası dönemde nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda talimatlar verecektir. Eğer ameliyat sonrasında şiddetli ağrı, yüksek ateş, şiddetli burun kanaması veya diğer endişe verici semptomlar yaşıyorsanız, derhal doktorunuza başvurmalısınız.

Yeni SSS


Erkeklerde HPV aşısı, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir koruma sağlar.  HPV Aşısının Erkeklerdeki Önemi: Kanser Koruması: HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda kanser ...


Gardasil, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayan bir aşıdır. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüs grubudur ve bazı türleri rahim ağzı kanseri, anal kanser, genital siğiller ve diğer kanse ...


Lateral malleol kırığı, ayak bileğindeki dış kemik olan lateral malleolün (ayak bileğinin dış tarafındaki çıkıntı) kırılmasıdır. Bu tür kırıklar genellikle travma, burkulma veya düşme gibi olaylar sonucu meydana gelir. Lateral malleol, fibula adı verilen bacağın dış kemiklerinden ...


İskemik gliozis, beyindeki kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sonucu oluşan hasara (iskemi) karşı, beyin destek hücrelerinin (glial hücreler) verdiği tepki sonucu oluşan bir tür skar dokusunu ifade eder. İskemi: Beyindeki be ...


İstanbul algoloji doktorları, anesteziyoloji ve reanimasyon, nöroloji veya fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlerde uzmanlaşmış doktorlardır. Bu doktorlar, ağrı tedavisi konusunda ek eğitim alarak algoloji (ağrı tedavisi) uzmanı olurlar. ...


Proloterapi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi yöntemidir. Temel amacı, zayıflamış, hasar görmüş veya dejenerasyona uğramış bağları, tendonları ve eklemleri güçlendirerek ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu iyileştirmektir. ...


YNSA (Yamamoto New Scalp Acupuncture), Japon bilim insanı Dr. Toshikatsu Yamamoto tarafından geliştirilmiş bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbındaki vücut akupunkturundan farklı olarak, YNSA kafa derisindeki (skalp) belirli noktalara odaklanır. Bu noktaların vücudun farklı ...


İstanbul nöral terapi doktorları, genellikle aşağıdaki uzmanlık alanlarına sahip doktorlardır.  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanları: Nöral terapi, en sık fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından uygulanan bir yöntemdir. Bu uzmanlar, sinir sistemi ...


Scheuermann kifozu, omurganın üst kısmında, yani sırt bölgesinde, aşırı bir kamburluğa neden olan bir durumdur. Normalde omurga hafif bir eğriye sahipken, Scheuermann kifozunda bu eğri belirginleşir ve sırt kambur görünür. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyüme tamamlandığında durur. ...


Transözefageal Ekokardiyografi (TEE), kalbin yapısını ve fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Normal ekokardiyografiden (EKO) farklı olarak, TEE'de ultrason probu yemek borusundan geçirilir. Yemek borusu kalbin hemen arkasında yer aldığı için ...


Damar yoluyla demir tedavisi (intravenöz demir tedavisi), demir eksikliği anemisi olan ve ağızdan demir takviyesi alamayan veya bu tedaviye yetersiz yanıt veren hastalarda kullan ...


Kimyasal gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine rağmen sağlıklı bir şekilde gelişemeyip çok erken dönemde düşük ile sonuçlanan bir durumdur. Genellikle gebeliğin ilk 5 haftasında meydana gelir ve birçok kadın bu durum ...


Mol gebeliği (üzüm gebeliği), nadir görülen ve anormal bir gebelik türüdür. Normalde döllenmiş yumurta, embriyo ve plasentayı oluştururken, mol gebeliğinde plasenta a ...


Miyopatik sinyal saptanmadı ifadesi, yapılan tetkiklerde (muhtemelen EMG veya MR gibi) kaslarda herhangi bir hasar veya işlev bozukluğu belirtisine rastlanmadığı anlamına gelir. Miyopati, kas liflerinin çeşitli nedenlerle (genetik, iltihabi, ...


C6-C7 düzeyinde korda bası, boyun omurlarınızın C6 ve C7 numaralı omurları arasındaki disk fıtıklaşmasının omuriliğinize baskı yaptığı anlamına gelir. Omurilik, beyinden gelen sinirlerin geçtiği ve vücudun çeşitli bölgelerine dağıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu nedenle ...