Ağız kokusu için hangi doktora gidilmeli?

Ağız kokusu için diş hekimi, kulak burun boğaz ve iç hastalıkları bölümü doktorlarına gidilmelidir. Ağız kokusunun bir çok nedenni vardır. Faranjit, bademcik iltihabı gibi boğaz hastalıkları, diyabet (şeker hastalığı), mide reflüsü, karaciğer yetmezliği, çürük diş gibi bir çok durum ağız kokusu yapabilir. 

Bunlar da ilginizi çekebilir


Ağız kokusu ölçümü nedir?

Ağız kokusu, ciddi bir sağlık problemidir.  Ağız kokusuna en sık neden olan gazlar arasında hidrojen sülfit, metilmer kaptan ve dimetil sülfit bulunmaktadır. Özel bir cihaz ile ağız kokusu ölçümü yapılabilir. Bu ölçüm ile değerlerde ciddi oranda yükselme olan kişiler tespit edilir. Gerekli tedavilerden sonra tekrar yapılan ölçümlerde; bu değerlerin sıfıra neredeyse yaklaştığını ve ağız kokusunun kaybolduğu görülür. 

Amalgam dolgu ağız kokusu yapar mı?

Amalgam dolgu, diş hekimi tarafından iyi bir şekilde yapıldığ ıtakdirde ve hasta tarafından iyi bakıldığı müddetçe ağız kokusu yapmaz. Amalgam dolgu gümüş dolgu olarak ta bilinir. Amalgam; gümüş, kalay ve bakırın cıva ile karıştırılması sonucu elde edilir. Civa, gümüş, kalay ve bakırı birbirine sıkıca bağlar ve dayanıklı bir diş dolgu malzemesi oluşur. 

Ağız kokusu yapan hastalıklar nelerdir?

Ağız kokusu çoğu kez kötü ağız hijyenine bağlı olarak ortaya çıksa da bazı hastalıklar da ağız kokusuna yol açabilir. Ağız kokusu yapan bazı hastalıklar şunlardır; 

Diş eti hastalıkları: Diş eti iltihabı (gingivitis) veya periodontitis gibi diş eti hastalıkları ağız kokusuna neden olabilir. Bakteri plağı dişlerin etrafında birikir ve kötü bir koku oluşturabilir.

Diş çürükleri: Diş çürükleri, dişlerin çürümesine ve bakterilerin çürüme odaklarında çoğalmasına neden olabilir. Bu da ağız kokusuna yol açabilir.

Dil enfeksiyonları: Dil üzerinde biriken bakteriler, dilin arka bölgesindeki beyaz kaplamaları oluşturabilir ve kötü bir koku yayabilir.

Ağız kuruluğu (kserostomi): Tükürük, ağızdaki bakterilerin temizlenmesine yardımcı olur. Ancak ağız kuruluğu durumunda tükürük üretimi azalır ve bakteri oluşumu artar, bu da kötü ağız kokusuna yol açabilir. Ağız kuruluğu, bazı ilaçlar, tükürük bezlerinin hastalığı veya bazı sistemik hastalıklar gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir.

Sinüzit: Sinüzit, sinüslerin enfeksiyonu veya iltihabıdır. Sinüsler burun ve boğaz arasında yer alır ve bir enfeksiyon durumunda burun akıntısı ağıza doğru aktığında kötü bir koku oluşabilir.

Reflü hastalığı (gastroözofageal reflü): Mide içeriğinin geriye doğru yemek borusuna veya ağıza doğru kaçmasıdır. Reflü hastalığı olan kişilerde asitli mide içeriği ağıza geri gelerek kötü bir koku oluşturabilir.

Diyabet (Şeker hastalığı): Kontrolsüz diyabet, vücuttaki insülin seviyelerinin yüksek olması nedeniyle ağız kokusuna yol açabilir. Bu durum, keton cisimciklerinin ağızdan solunarak kokuya neden olmasından kaynaklanır.

Karaciğer veya böbrek hastalıkları: Karaciğer veya böbrek hastalıkları metabolik atıkların birikmesine neden olabilir. Bu atıklar, solunum ve ağız yoluyla vücuttan atıldığında kötü bir koku oluşturabilir.

 

Yeni SSS


Erkeklerde HPV aşısı, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir koruma sağlar.  HPV Aşısının Erkeklerdeki Önemi: Kanser Koruması: HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda kanser ...


Gardasil, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayan bir aşıdır. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüs grubudur ve bazı türleri rahim ağzı kanseri, anal kanser, genital siğiller ve diğer kanse ...


Lateral malleol kırığı, ayak bileğindeki dış kemik olan lateral malleolün (ayak bileğinin dış tarafındaki çıkıntı) kırılmasıdır. Bu tür kırıklar genellikle travma, burkulma veya düşme gibi olaylar sonucu meydana gelir. Lateral malleol, fibula adı verilen bacağın dış kemiklerinden ...


İskemik gliozis, beyindeki kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sonucu oluşan hasara (iskemi) karşı, beyin destek hücrelerinin (glial hücreler) verdiği tepki sonucu oluşan bir tür skar dokusunu ifade eder. İskemi: Beyindeki be ...


İstanbul algoloji doktorları, anesteziyoloji ve reanimasyon, nöroloji veya fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlerde uzmanlaşmış doktorlardır. Bu doktorlar, ağrı tedavisi konusunda ek eğitim alarak algoloji (ağrı tedavisi) uzmanı olurlar. ...


Proloterapi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi yöntemidir. Temel amacı, zayıflamış, hasar görmüş veya dejenerasyona uğramış bağları, tendonları ve eklemleri güçlendirerek ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu iyileştirmektir. ...


YNSA (Yamamoto New Scalp Acupuncture), Japon bilim insanı Dr. Toshikatsu Yamamoto tarafından geliştirilmiş bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbındaki vücut akupunkturundan farklı olarak, YNSA kafa derisindeki (skalp) belirli noktalara odaklanır. Bu noktaların vücudun farklı ...


İstanbul nöral terapi doktorları, genellikle aşağıdaki uzmanlık alanlarına sahip doktorlardır.  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanları: Nöral terapi, en sık fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından uygulanan bir yöntemdir. Bu uzmanlar, sinir sistemi ...


Scheuermann kifozu, omurganın üst kısmında, yani sırt bölgesinde, aşırı bir kamburluğa neden olan bir durumdur. Normalde omurga hafif bir eğriye sahipken, Scheuermann kifozunda bu eğri belirginleşir ve sırt kambur görünür. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyüme tamamlandığında durur. ...


Transözefageal Ekokardiyografi (TEE), kalbin yapısını ve fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Normal ekokardiyografiden (EKO) farklı olarak, TEE'de ultrason probu yemek borusundan geçirilir. Yemek borusu kalbin hemen arkasında yer aldığı için ...


Damar yoluyla demir tedavisi (intravenöz demir tedavisi), demir eksikliği anemisi olan ve ağızdan demir takviyesi alamayan veya bu tedaviye yetersiz yanıt veren hastalarda kullan ...


Kimyasal gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine rağmen sağlıklı bir şekilde gelişemeyip çok erken dönemde düşük ile sonuçlanan bir durumdur. Genellikle gebeliğin ilk 5 haftasında meydana gelir ve birçok kadın bu durum ...


Mol gebeliği (üzüm gebeliği), nadir görülen ve anormal bir gebelik türüdür. Normalde döllenmiş yumurta, embriyo ve plasentayı oluştururken, mol gebeliğinde plasenta a ...


Miyopatik sinyal saptanmadı ifadesi, yapılan tetkiklerde (muhtemelen EMG veya MR gibi) kaslarda herhangi bir hasar veya işlev bozukluğu belirtisine rastlanmadığı anlamına gelir. Miyopati, kas liflerinin çeşitli nedenlerle (genetik, iltihabi, ...


C6-C7 düzeyinde korda bası, boyun omurlarınızın C6 ve C7 numaralı omurları arasındaki disk fıtıklaşmasının omuriliğinize baskı yaptığı anlamına gelir. Omurilik, beyinden gelen sinirlerin geçtiği ve vücudun çeşitli bölgelerine dağıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu nedenle ...