Sanal anjiyo nedir?

Sanal anjiyo, kalp ve akciğerlerdeki ana atardamarlar ve toplardamarlar dahil olmak üzere vücudun kan damarlarının ayrıntılı görüntülerini oluşturmak için bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kullanan bir görüntüleme yöntemidir.

Sanal anjiyonun avantajları 

  • Kateter takılması veya anjiyografik boya enjeksiyonu gibi invaziv işlemler gerektirmez.
  • İşlem genellikle 15-30 dakika içinde tamamlanır.
  • Hastalar işlem sırasında uyanık ve rahattır.
  • Doktorların kalp ve damarların detaylı görüntülerini görmesine olanak tanır.

Sanal anjiyo ne işe yarar?

Sanal anjiyo, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli tıbbi durumlarda kullanılabilir:

Sanal anjiyo her hasta için uygun olmayabilir. Hamileler, böbrek hastalığı olanlar veya kontrast maddeye alerjisi olanlar için uygun olmayabilir.

Sanal anjiyo yaptırmayı düşünüyorsanız, doktorunuzla riskler ve faydalar hakkında konuşmalısınız.

Sanal anjiyo ile ilgili bazı ek bilgiler:

  • Sanal anjiyo, kalp ve akciğerler hakkında değerli bilgiler sağlayabilir.
  • Sanal anjiyo, doktorların kalp ve damar hastalıklarını teşhis ve tedavi etmesine yardımcı olabilir.
  • Sanal anjiyo, invaziv anjiyografiye kıyasla daha güvenli ve daha rahat bir işlemdir.

Bunlar da ilginizi çekebilir


Venöz yetmezlik nedir?

Venöz yetmezlik, toplardamarların içindeki kanın geri doğru kaçmasıdır. Toplardamarlar, oksijeni azalmış olan kanı kalbe geri götüren damarlardır. Bu damarlar, yaşlanma ya da diğer bazı nedenlerden dolayı zayıflar ve gevşer. Bu durum, kalbe ulaşması gereken kanın toplardamarlarda birikmesine neden olur. Toplardamarlar içerisinde biriken kan, varis, ödem ve yaralara (venöz ülser) neden olur.

Damar damar üstüne biner mi?

Damar damar üstüne binme ya da damar damar üstüne gelmesi diye bir şey yoktur. Damarlar içinde kan taşıyan kanallardır. Vücudun her bölgesine ve her hücresine besin ve oksijen taşırlar. Vücutta iki damardan birinin hareket ederek diğer damarın üzerine gelmesi imkansızdır. Bu bir deyimdir ve halk arasında genellikle kas gerilmesi için kullanmaktadır.

Torasik aorta ne demek?

Aort, vücudun en büyük atar damarıdır. Görevi kalp içinde bulunan temiz kanı tüm vücuda dağıtmaktır. Aort damarının bölümleri vardır. Aort damarının kalpten çıktıktan sonra göğüs kafesinin içinde yer alan bölümüne torasik aort denir. Aort damarının göğüs kafesi ile karın boşluğunu yıran zar olan diyafragmadan sonraki karın boşluğu içerisinde yer alan bölümüne ise abdominal aort denir. 

Karotidini nedir?

Karotidini, tek taraflı boyun ağrısı ile kendini gösteren nadir bir durumdur. Karotidini, boyunda şah damarının iyiye ayrıldığı (karotid arter bifurkasyonu) yere uygulanan basıyla ortaya çıkan, tek taraflı boyun ağrısı, hassasiyet ve ağrı ile kendini gösteren bir durumdur. Nadir görülür. Nedeni kesin olarak bilinmemaktedir. Şah damarı kılınının yangısı ve şah damarının aşırı gerilmesi ile meydana geldiği düşünülmektedir.

Karotidini belirtileri 

  • Tek taraflı boyun ağrısı
  • Tek taraflı boyunda hassasiyet
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Bayılma

Karotidini tanısı, fizik muayene ve görüntüleme testleri ile konulabilir. Fizik muayenede, karotid arterin bifurkasyon bölgesinde hassasiyet tespit edilebilir. Görüntüleme testleri, karotid arterin yapısal olarak normal olup olmadığını değerlendirmek için kullanılabilir.

Kaynak: https://jag.journalagent.com

 

Kalsifik aterom plak ne demek?

Kalsifik aterom plak, atardamar duvarlarında bulunan yağlı bir madde olan ateromun sertleşmesi ve kalsiyum birikmesiyle oluşan bir durumdur. Ateroskleroz olarak da bilinen damar sertliği hastalığının bir sonucudur.

Kalsifik aterom plak nedir? 

  1. Kolesterol birikimi: LDL ("kötü") kolesterolün atardamar duvarlarında birikmesi plak oluşumunun ilk adımıdır.
  2. İltihaplanma: Birikmiş kolesterol, bağışıklık sisteminin iltihaplanma tepkisini tetikler.
  3. Yumuşak plak: Makrofajlar (bağışıklık hücreleri) kolesterolü yutmaya çalışır ve "yağlı çizgiler" ve "ateromlar" adı verilen yumuşak plaklar oluşturur.
  4. Kalsifikasyon: Zamanla, plakta kalsiyum birikerek sertleşmesine ve "kalsifik aterom plak" oluşmasına neden olur.

Kalsifik aterom plağı için risk faktörleri

  • Yaş: Yaşlandıkça ateroskleroz riski artar.
  • Yüksek kolesterol: LDL ("kötü") kolesterol ve trigliseridlerin yüksek olması, HDL ("iyi") kolesterolün düşük olması plak oluşumunu tetikler.
  • Hipertansiyon: Yüksek tansiyon atardamarlara zarar verir ve plak oluşumunu kolaylaştırır.
  • Diyabet: Şeker hastalığı kolesterol ve trigliserid seviyelerini etkileyerek plak oluşumunu artırır.
  • Sigara içmek: Sigara, atardamarlara zarar verir ve plak oluşumunu hızlandırır.
  • Aile öyküsü: Ailesinde ateroskleroz öyküsü olan kişilerde risk daha fazladır.

Kalsifik aterom plak belirtileri

Kalsifik aterom plak genellikle herhangi bir belirtiye neden olmaz. Plak büyüdükçe ve atardamarı daralttıkça aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:

  • Göğüs ağrısı (anjina): Efor sırasında veya soğuk havalarda göğüste ağrı, baskı veya sıkışma hissi.
  • Nefes darlığı: Efor sırasında veya yatar pozisyondayken nefes darlığı.
  • Yorgunluk: Egzersiz yaparken veya normal aktiviteler sırasında aşırı yorgunluk.
  • Bayılma: Plak kan akışını tamamen engellerse bayılma görülebilir.

Kalsifik aterom plak tanısı

  • Fizik muayene: Doktor, kalp ve atardamarları dinlemek için stetoskop kullanır.
  • Kan testleri: Kolesterol, trigliserid ve kan şekeri seviyeleri kontrol edilir.
  • EKG: Kalp ritmini ve elektriksel aktivitesini değerlendirir.
  • Ekokardiyografi: Ses dalgaları kullanarak kalbin ve atardamarların görüntüsünü oluşturur.
  • Bilgisayarlı tomografi (BT): Kalp ve atardamarların detaylı görüntüsünü verir.
  • Manyetik rezonans görüntüleme (MRG): Kalp ve atardamarların detaylı görüntüsünü verir.

Kalsifik aterom plak tedavisi 

  • Yaşam tarzı değişiklikleri: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigarayı bırakmak ve kilo vermek plak oluşumunu önleyebilir veya yavaşlatabilir.
  • İlaç tedavisi: Kolesterol düşürücü ilaçlar, kan basıncını düşüren ilaçlar ve kan sulandırıcı ilaçlar plak oluşumunu ve komplikasyon riskini azaltabilir.
  • Anjiyoplasti ve stent takılması: Daralmış atardamarları genişletmek için balon ve stent kullanılabilir.
  • Koroner arter bypass greftleme (CABG): Tıkalı atardamarları bypass etmek için damarlardan veya sentetik greftlerden kullanılır.

Abdominal aorta ve iliak arterlerde kalsifik aterom plakları

Abdominal aorta ve iliak arterlerde kalsifik aterom plakları, atardamarların sertleşmesine ve daralmasına neden olan bir durumdur. Bu, ateroskleroz olarak bilinen bir durumdan kaynaklanır. Ateroskleroz, atardamar duvarlarında kolesterol ve diğer yağlı maddelerin birikmesiyle oluşur. Bu plak birikimi, atardamarların daralmasına ve kan akışının azalmasına neden olabilir.

Abdominal aorta, karın bölgesinde bulunan ana atardamardır. İliak arterler, abdominal aorttan dallanan ve bacaklara kan taşıyan iki atardamardır. Abdominal aorta ve iliak arterlerde kalsifik aterom plakları aşağıdakilere neden olabilir:

  • Bacak ağrısı: Yürürken veya egzersiz yaparken bacaklarda ağrı, kramp veya uyuşma hissi.
  • Yorgunluk: Egzersiz yaparken veya normal aktiviteler sırasında aşırı yorgunluk.
  • Soğuk bacaklar: Bacaklarda soğukluk veya ciltte renk değişikliği.
  • Ereksiyon problemleri: Erkeklerde ereksiyon problemleri.

Abdominal aorta ve iliak arterlerde kalsifik aterom plakları için tedavi seçenekleri şunlardır:

  • Yaşam tarzı değişiklikleri: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigarayı bırakmak plak oluşumunu önleyebilir veya yavaşlatabilir.
  • İlaç tedavisi: Kolesterol düşürücü ilaçlar, kan basıncını düşüren ilaçlar ve kan sulandırıcı ilaçlar plak oluşumunu ve komplikasyon riskini azaltabilir.
  • Anjiyoplasti ve stent takılması: Daralmış atardamarları genişletmek için balon ve stent kullanılabilir.
  • Koroner arter bypass greftleme (CABG): Tıkalı atardamarları bypass etmek için damarlardan veya sentetik greftlerden kullanılır.

Abdominal aorta ve iliak arterlerde kalsifik aterom plakları ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Erken teşhis ve tedavi, komplikasyon riskini azaltmak için önemlidir.

Yeni SSS


Erkeklerde HPV aşısı, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir koruma sağlar.  HPV Aşısının Erkeklerdeki Önemi: Kanser Koruması: HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda kanser ...


Gardasil, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayan bir aşıdır. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüs grubudur ve bazı türleri rahim ağzı kanseri, anal kanser, genital siğiller ve diğer kanse ...


Lateral malleol kırığı, ayak bileğindeki dış kemik olan lateral malleolün (ayak bileğinin dış tarafındaki çıkıntı) kırılmasıdır. Bu tür kırıklar genellikle travma, burkulma veya düşme gibi olaylar sonucu meydana gelir. Lateral malleol, fibula adı verilen bacağın dış kemiklerinden ...


İskemik gliozis, beyindeki kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sonucu oluşan hasara (iskemi) karşı, beyin destek hücrelerinin (glial hücreler) verdiği tepki sonucu oluşan bir tür skar dokusunu ifade eder. İskemi: Beyindeki be ...


İstanbul algoloji doktorları, anesteziyoloji ve reanimasyon, nöroloji veya fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlerde uzmanlaşmış doktorlardır. Bu doktorlar, ağrı tedavisi konusunda ek eğitim alarak algoloji (ağrı tedavisi) uzmanı olurlar. ...


Proloterapi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi yöntemidir. Temel amacı, zayıflamış, hasar görmüş veya dejenerasyona uğramış bağları, tendonları ve eklemleri güçlendirerek ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu iyileştirmektir. ...


YNSA (Yamamoto New Scalp Acupuncture), Japon bilim insanı Dr. Toshikatsu Yamamoto tarafından geliştirilmiş bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbındaki vücut akupunkturundan farklı olarak, YNSA kafa derisindeki (skalp) belirli noktalara odaklanır. Bu noktaların vücudun farklı ...


İstanbul nöral terapi doktorları, genellikle aşağıdaki uzmanlık alanlarına sahip doktorlardır.  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanları: Nöral terapi, en sık fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından uygulanan bir yöntemdir. Bu uzmanlar, sinir sistemi ...


Scheuermann kifozu, omurganın üst kısmında, yani sırt bölgesinde, aşırı bir kamburluğa neden olan bir durumdur. Normalde omurga hafif bir eğriye sahipken, Scheuermann kifozunda bu eğri belirginleşir ve sırt kambur görünür. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyüme tamamlandığında durur. ...


Transözefageal Ekokardiyografi (TEE), kalbin yapısını ve fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Normal ekokardiyografiden (EKO) farklı olarak, TEE'de ultrason probu yemek borusundan geçirilir. Yemek borusu kalbin hemen arkasında yer aldığı için ...


Damar yoluyla demir tedavisi (intravenöz demir tedavisi), demir eksikliği anemisi olan ve ağızdan demir takviyesi alamayan veya bu tedaviye yetersiz yanıt veren hastalarda kullan ...


Kimyasal gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine rağmen sağlıklı bir şekilde gelişemeyip çok erken dönemde düşük ile sonuçlanan bir durumdur. Genellikle gebeliğin ilk 5 haftasında meydana gelir ve birçok kadın bu durum ...


Mol gebeliği (üzüm gebeliği), nadir görülen ve anormal bir gebelik türüdür. Normalde döllenmiş yumurta, embriyo ve plasentayı oluştururken, mol gebeliğinde plasenta a ...


Miyopatik sinyal saptanmadı ifadesi, yapılan tetkiklerde (muhtemelen EMG veya MR gibi) kaslarda herhangi bir hasar veya işlev bozukluğu belirtisine rastlanmadığı anlamına gelir. Miyopati, kas liflerinin çeşitli nedenlerle (genetik, iltihabi, ...


C6-C7 düzeyinde korda bası, boyun omurlarınızın C6 ve C7 numaralı omurları arasındaki disk fıtıklaşmasının omuriliğinize baskı yaptığı anlamına gelir. Omurilik, beyinden gelen sinirlerin geçtiği ve vücudun çeşitli bölgelerine dağıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu nedenle ...