Tokluk kan şekeri nedir?

Tokluk kan şekeri, yemekten bir süre sonra kanda ölçülen glikoz düzeyidir. Tokluk kan şekeri, yemeğin ilk lokmasından 2 saat geçtikten sonra alınan kanda ölçülür.

Bunlar da ilginizi çekebilir


Nefeste aseton kokusu neyin belirtisidir?

Nefeste aseton kokusu, şeker hastalığının tipik belirtisidir. Tip 1 diyabet, insülin hormonu eksikliğinden kaynaklanır. Bu durumda vücud, gerekli enerjiyi sağlayabilmek için yağları yakmaya başlar. Yağların yanması sonucu keton gazı açığa çıkar. Açığa çıkan keton gazı aseton kokusu şeklinde hissedilir. Şeker hastalığının diğer belirtileri şiddetli ağız kuruluğu, sık idrara çıkma ve yorgunluktur.

Tokluk kan şekeri 180 ise normal midir?

Tokluk kan şekeri, yemekten 2 saat sonra alınan kanda ölçülen kan şekeri düzeyidir. Tokluk kan şekerinin 140 mg/dl üzerinde olması, kişinin şeker hastalığı açısından riskli olduğu anlamına gelir. Tokluk kan şekerinin  70-160 mg/dl arasında olması gerekir. Eğer 200 mg/dl üstünde ise bu durum kişide şeker hastalığı olduğu anlamına gelir. 

Gizli şeker nedir?

Gizli şeker ya da tıpta bilinen adıyla pre-diyabet, kan şekerinin olması gereken normal değerinin üzerinde, ancak şeker hastası kabul edilecek kadar da yüksek seviyede olmadığı durumdur. Gizli şeker olan kişilerde diyabet görülme oranı, gizli şekeri olmayanlara göre daha fazladır.

Pre diyabet ne demek?

Pre diyabet, diybet hastalığından bir önceki dönemdir. Halk arasında gizli şeker olarak bilinir. Bu kişilerin kan şekeri olması gereken normal değerinin üzerindedir, ancak şeker hastası kabul edilecek kadar da yüksek seviyede değildir. Gizli şeker olan kişilerde diyabet görülme oranı, gizli şekeri olmayanlara göre daha fazladır.

Gizli şeker belirtileri nelerdir?

Gizli şeker (pre diyabet)  belirtileri şunlardır;

  • Kilo artışı 
  • Sık acıkma
  • Çok yemek yeme 
  • Yüksek kan basıncı
  • Aniden sinirlenme ve öfke atakları
  • Kolesterol yüksekliği
  • Halsizlik
  • Yorgunluk
  • Dikkat eksikliği 
  • Ağız kuruluğu 
  • Görme netliğinde azalma ve bulanık görme 
  • Ciltte renk koyulaşması
  • Uykusuzluk 

Kan şekeri kaç olursa insülin kullanılması gerekir?

İnsülin kullanılması için belirleyici olan bir kan şekeri düzeyi yoktur. Hangi hastada insülin kullanılması gerektiği hastadan hastaya değişir. Kan şekeri seviyesinin yanında hastanın şikayetlerinin olup olmaması da bu kararı vermede önemlidir. 

Kan şekeri nedir?

Kan şekeri, kandaki glikoz düzeyidir. Glikoz, gıdalarla alınan karbonhidratların sindirilerek parçalanması sonucu ortaya çıkar. Fazlası vücutta glikojen olarak depolanır. Glikojenin parçalanması sonucu da glikoz ortaya çıkar. Kan şekeri dendiğinde kanda bulunan glukoz düzeyi anlaşılır. Birimi miligram/desilitre (mg/dl)’ olarak ifade edilir. 

Açlık kan şekeri nedir?

Açlık kan şekeri, aç karına alınan kandaki glikoz seviyesidir. Açlık kan şekeri ölçümü için, 8 ila 10 saat bir açlık gerekir. Normal sağlıklı bir kişide açlık kan şekeri 100 mg/dl’nin altında bir değerde olması gerekir. Şeker hastalığı tanı ve takibinde kullanılan bir testtir.

Diyabet nedir ve nasıl tedavi edilir?

Diyabet, vücudun kan şekeri seviyelerinin yüksek olmasıdır. Kan şekeri (glukoz), insülin hormonu tarafından hücrelerde kullanılmak üzere alınır. Ancak, vücut insülin hormonunu yeterince üretemez veya kullanamazsa, kan şekeri seviyeleri yükselir ve diyabet gelişebilir. Diyabetin iki türü vardır:

Tip 1 diyabet: Vücut insülin hormonu üretemez ve genellikle çocukluk veya gençlik döneminde başlar. Tedavisi, insülin enjeksiyonları veya insülin pompa cihazları gibi dış kaynaklı insülin tedavilerini içerir.

Tip 2 diyabet: Vücut insülin hormonunu yeterince kullanamaz veya yeterince üretemez ve genellikle yetişkinlerde ortaya çıkar. Tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıklı beslenme ve egzersiz) ve gerekli olması durumunda oral ilaçlar veya insülin enjeksiyonlarıdır.

Diyabet tedavisindeki temel amaç, kan şekeri seviyelerini normal aralıklarda tutmak ve diğer sağlık sorunlarının gelişmesini önlemektir. Tedavi planı, bireysel ihtiyaçlara ve diyabet türüne göre değişebilir. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, kan şekeri düzenli izleme, düzenli tıbbi kontroller ve ilaçların düzenli kullanımı diyabet tedavisinin temel bileşenleridir.

Diyabet, gözler, böbrekler, sinirler, kalp ve damarlar dahil olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabilir. Bu nedenle, diyabet teşhisi konulduysa veya belirtilerden şüpheleniliyorsa, bir sağlık uzmanına başvurulması ve uygun tedavi planının belirlenmesi önemlidir.

Hipoglisemi (düşük kan şekeri) durumunda ilk yardım nasıl yapılır?

Hipoglisemi (düşük kan şekeri), kan şekerinin normalden düşük seviyelere inmesi durumudur ve şiddetli hipoglisemi hayati tehlike yaratabilir. İşte hipoglisemi durumunda yapılması gereken ilk yardım adımları:

Kişinin kan şekeri seviyesini kontrol edin: Eğer kişinin hipoglisemi olduğundan şüpheleniyorsanız, kan şekeri seviyesini kontrol edin. Eğer ölçümler normalin altındaysa hipoglisemi olabilir.

Hızlı emilen şekerli bir şeyler verin: Hipoglisemi durumunda kişiye hızlı emilen bir şekerli gıda verin. Örneğin, 1-2 parça şeker, bal, meyve suyu veya glukoz tabletleri verebilirsiniz.

Kişinin durumunu takip edin: Hipoglisemi durumunda kişinin durumunu sürekli takip edin ve belirtiler kötüleşirse hemen acil tıbbi yardım çağırın.

Bilincini kaybederse müdahale edin: Eğer hipoglisemi durumunda kişi bilincini kaybederse, acil tıbbi yardım çağırmak için hemen harekete geçin. Kişiyi yan yatırın ve başını desteklemek için bir yastık veya başka bir şey kullanın.

Hipoglisemi nedeniyle hayati tehlike varsa acil tıbbi yardım çağırın: Şiddetli hipoglisemi durumlarında, kişinin hayatı tehlikede olabilir. Hemen acil tıbbi yardım çağırın.

Hipoglisemi durumunda hızlı bir şekilde müdahale etmek önemlidir. Şekerli bir gıda vermek, kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltir ve belirtilerin azalmasına yardımcı olur. Ancak, hipoglisemi şiddetliyse veya kişi bilincini kaybederse, hemen acil tıbbi yardım çağırmak en doğru adımdır.

Yeni SSS


Erkeklerde HPV aşısı, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir koruma sağlar.  HPV Aşısının Erkeklerdeki Önemi: Kanser Koruması: HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda kanser ...


Gardasil, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayan bir aşıdır. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüs grubudur ve bazı türleri rahim ağzı kanseri, anal kanser, genital siğiller ve diğer kanse ...


Lateral malleol kırığı, ayak bileğindeki dış kemik olan lateral malleolün (ayak bileğinin dış tarafındaki çıkıntı) kırılmasıdır. Bu tür kırıklar genellikle travma, burkulma veya düşme gibi olaylar sonucu meydana gelir. Lateral malleol, fibula adı verilen bacağın dış kemiklerinden ...


İskemik gliozis, beyindeki kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sonucu oluşan hasara (iskemi) karşı, beyin destek hücrelerinin (glial hücreler) verdiği tepki sonucu oluşan bir tür skar dokusunu ifade eder. İskemi: Beyindeki be ...


İstanbul algoloji doktorları, anesteziyoloji ve reanimasyon, nöroloji veya fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlerde uzmanlaşmış doktorlardır. Bu doktorlar, ağrı tedavisi konusunda ek eğitim alarak algoloji (ağrı tedavisi) uzmanı olurlar. ...


Proloterapi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi yöntemidir. Temel amacı, zayıflamış, hasar görmüş veya dejenerasyona uğramış bağları, tendonları ve eklemleri güçlendirerek ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu iyileştirmektir. ...


YNSA (Yamamoto New Scalp Acupuncture), Japon bilim insanı Dr. Toshikatsu Yamamoto tarafından geliştirilmiş bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbındaki vücut akupunkturundan farklı olarak, YNSA kafa derisindeki (skalp) belirli noktalara odaklanır. Bu noktaların vücudun farklı ...


İstanbul nöral terapi doktorları, genellikle aşağıdaki uzmanlık alanlarına sahip doktorlardır.  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanları: Nöral terapi, en sık fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından uygulanan bir yöntemdir. Bu uzmanlar, sinir sistemi ...


Scheuermann kifozu, omurganın üst kısmında, yani sırt bölgesinde, aşırı bir kamburluğa neden olan bir durumdur. Normalde omurga hafif bir eğriye sahipken, Scheuermann kifozunda bu eğri belirginleşir ve sırt kambur görünür. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyüme tamamlandığında durur. ...


Transözefageal Ekokardiyografi (TEE), kalbin yapısını ve fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Normal ekokardiyografiden (EKO) farklı olarak, TEE'de ultrason probu yemek borusundan geçirilir. Yemek borusu kalbin hemen arkasında yer aldığı için ...


Damar yoluyla demir tedavisi (intravenöz demir tedavisi), demir eksikliği anemisi olan ve ağızdan demir takviyesi alamayan veya bu tedaviye yetersiz yanıt veren hastalarda kullan ...


Kimyasal gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine rağmen sağlıklı bir şekilde gelişemeyip çok erken dönemde düşük ile sonuçlanan bir durumdur. Genellikle gebeliğin ilk 5 haftasında meydana gelir ve birçok kadın bu durum ...


Mol gebeliği (üzüm gebeliği), nadir görülen ve anormal bir gebelik türüdür. Normalde döllenmiş yumurta, embriyo ve plasentayı oluştururken, mol gebeliğinde plasenta a ...


Miyopatik sinyal saptanmadı ifadesi, yapılan tetkiklerde (muhtemelen EMG veya MR gibi) kaslarda herhangi bir hasar veya işlev bozukluğu belirtisine rastlanmadığı anlamına gelir. Miyopati, kas liflerinin çeşitli nedenlerle (genetik, iltihabi, ...


C6-C7 düzeyinde korda bası, boyun omurlarınızın C6 ve C7 numaralı omurları arasındaki disk fıtıklaşmasının omuriliğinize baskı yaptığı anlamına gelir. Omurilik, beyinden gelen sinirlerin geçtiği ve vücudun çeşitli bölgelerine dağıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu nedenle ...