Dalak büyümesi (splenomegali) nedir? Neden olur?

Dalak büyümesi (splenomegali), dalağın olması gerekenden daha büyük olması durumudur. Dalak, sol üst karın bölgesinde bulunan, kırmızı kan hücreleri, trombositler ve beyaz kan hücreleri üreten ve depolayan bir organdır. Ayrıca, enfeksiyonlarla savaşmaya ve vücudu hastalıklardan korumaya yardımcı olur. Dalak büyümesi (splenomegali), dalağın normal boyutunun üzerinde büyümesidir. Dalağın boyutu, yaşa ve cinsiyete göre değişir, ancak yetişkinlerde genellikle 12 ila 20 cm arasındadır. Dalak büyümesi, 12 cm'den büyük olan bir dalaktır.

Dalak büyümesinin birçok nedeni olabilir. En yaygın nedenler şunlardır:

Enfeksiyonlar: Kronik enfeksiyonlar, özellikle tüberküloz, AIDS, sıtma ve hepatit gibi enfeksiyonlar, dalağı büyütebilir.

  • Kan hastalıkları: Lösemi, lenfoma, talasemi ve anemi gibi kan hastalıkları da dalağı büyütebilir.
  • Karaciğer hastalıkları: Karaciğer sirozu, karaciğer kanseri ve karaciğer enfeksiyonları gibi karaciğer hastalıkları da dalağı büyütebilir.
  • Diğer nedenler: Bazı ilaçlar, bazı kanser türleri ve bazı otoimmün hastalıklar da dalağı büyütebilir.

Dalak büyümesinin belirtileri, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Genellikle, dalak büyümesi belirti vermez. Ancak, bazı durumlarda, aşağıdaki belirtiler görülebilir:

  • Karın ağrısı
  • Bulantı ve kusma
  • Yemek yemede zorlanma
  • İştahsızlık
  • Kilo kaybı
  • Yorgunluk
  • Ateş
  • Solgunluk
  • Ciltte morarma

Dalak büyümesi tanısı, fizik muayene ve kan testleri ile yapılır. Fizik muayenede, doktorunuz dalak büyümesini hissedebilir. Kan testleri, enfeksiyon, kan hastalığı veya karaciğer hastalığı gibi olası nedenleri belirlemeye yardımcı olabilir.

Dalak büyümesinin tedavisi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Enfeksiyon veya kan hastalığı nedeniyle oluşan dalak büyümesinde, altta yatan nedenin tedavisi ile birlikte dalak büyümesi de iyileşebilir. Karaciğer hastalığı nedeniyle oluşan dalak büyümesinde, karaciğer hastalığının tedavisi ile birlikte dalak büyümesi de gerileyebilir. Otoimmün bir hastalık nedeniyle oluşan dalak büyümesinde, otoimmün hastalığın tedavisi ile birlikte dalak büyümesi de kontrol altına alınabilir.

Dalak büyümesi bazı durumlarda, altta yatan nedene bağlı olarak, dalak ameliyatı ile tedavi gerektirebilir. Dalak ameliyatı, dalağın tamamen veya kısmen çıkarılmasıdır. Dalak ameliyatı, ciddi enfeksiyon, kanama veya diğer komplikasyonlar durumunda gerekli olabilir.

Dalak büyümesi, ciddi bir sağlık durumu olabilir, ancak genellikle altta yatan nedenin tedavisi ile birlikte iyileşebilir.

Sen de kendi sorunu sor

Bunlar da ilginizi çekebilir


Bağışıklık sistemi güçlü mü nasıl anlaşılır?

Bağışıklık sistemi güçlü mü değil mi diye ölçmek tam olarak mümkün değildir. Vücudun bağışıklık sisteminin güçlü ya da zayıf olduğunu gösteren bir test ya da tahlil yoktur. Bunu anlamının dolaylı yolu kişinin sağlıklı olup olmaması, sık hastalıklara yakalanıp yakalanmaması, hastalandığında çabuk iyileşip iyileşmediğidir. Bağışıklık sistemi, vücuda dışarıdan giren mikroplara ya da yabancı cisimlere karşı vücudun oluşturduğu bir savunma sistemidir.

Her büyüyen lenf bezi tehlikeli mi?

Her büyüyen lenf bezi tehlikeli değildir. Lenf bezi büyümesi genellikle enfeksiyona bağlıdır. Örneğin çürük diş, bademcik iltihabı veya uçuk çene altındaki bezilerinin büyümesine neden olabilir.  Altta yatan enfeksiyon tedavi edildikten bir süre sonra lenf bezindeki şişlik iner. Ancak lenf bezi büyümesinde mutlaka bir doktora gidilmelidir. 

Enfeksiyona bağlı gelişen lenf bezi büyümesi nasıl olur?

Enfeksiyona bağlı gelişen lenf bezi özellikleri şunlardır; 

  • Büyümüş olan lenf bezi ağrılıdır. 
  • Büyüme son zamanlarda ortaya çıkmıştır, uzun süreli değildir. 
  • Lenf bezinin üzerindeki deride kızarıklık vardır.
  • Bademcik iltihabı, geniz eti iltihabı, sinüzit veya diş çürüğü gibi bir saptanan bir enfeksiyon odağı vardır. 
  • Lenf bezi muayenede yumuşak kıvamdadır.

Bademcik ameliyatı sonrası dönem nasıldır?

Bademcik ameliyatı sonrası bir süre boğaz ağrısı olur. Boğaz ağrısı çocuklarda 7 gün,  erişkinlerde ise 10-15 gün kadar sürer. Bu yüzden ameliyat sonrası yumuşak, soğuk ve  ılık gıdalar ile beslenmelidir. Makarna, pilav, çorba, muz, patates püresi, muhallebi, süt, dondurma, sütlaç ve puding gibi yumuşak yiyecekler yenmelidir. Sıcak içeceklerden uzak durulmalıdır. Ekmek, simit, tosti köfte, pirzola gibi sert gıdalar için en az 14. gün beklenmelidir. Bademcik ameliyatı sonrası uygun diyet alınmaz ise kanama meydana gelebilir. Ameliyat sonrası dönem erişkin hastalarda çocuklara göre daha ağrılı olur. Erişkin bir hastanın bademcik ameliyatı sonrası en az bir hafta süreyle istirahati önerilir

İmmün sistemi güçlendirmek mümkün mü?

Evet, immün sistemi güçlendirmek mümkündür. İmmün sisteminizin sağlıklı olması, vücudunuzun enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha etkili bir şekilde mücadele etmesini sağlar. İşte immün sistemi güçlendirmenin bazı yolları:

Dengeli ve besleyici bir diyet: İmmün sistemi güçlendirmek için sağlıklı bir diyet önemlidir. Meyve, sebze, tam tahıllar, sağlıklı yağlar, protein kaynakları gibi besinlerle beslenmek, bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, C vitamini, D vitamini, çinko ve probiyotik gibi immün sistemi destekleyen besinleri tüketmek faydalıdır.

Yeterli uyku: Yeterli uyku almak, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasını sağlar. Uyku eksikliği, immün sistemi zayıflatabilir ve enfeksiyonlara karşı direnci azaltabilir. Geceleri düzenli bir uyku süresi planlayarak ve kaliteli uyku alarak immün sisteminizi destekleyebilirsiniz.

Düzenli egzersiz: Düzenli fiziksel aktivite, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Egzersiz yapmak, dolaşım sistemini destekler, stresi azaltır ve bağışıklık hücrelerinin dolaşımını artırır. Ancak aşırı egzersiz bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebileceğinden dengeli bir egzersiz programı uygulamak önemlidir.

Stres yönetimi: Kronik stres, immün sistemi olumsuz etkileyebilir. Stres yönetimi teknikleri, stresi azaltarak immün sistemi güçlendirmeye yardımcı olabilir. Meditasyon, derin nefes alma, yoga gibi rahatlama tekniklerini kullanabilirsiniz.

Sigara ve alkol kullanımını sınırlama: Sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek, immün sistemi zayıflatabilir. Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için sigara kullanımını bırakmak veya azaltmak, alkolü ise sınırlamak önemlidir.

Hijyen: El yıkama gibi basit hijyen uygulamaları, enfeksiyonlardan korunmanın temelidir. El hijyenine dikkat etmek ve hijyenik ortamlarda bulunmak, bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olur.

Aşılar: Aşılar, bağışıklık sistemini enfeksiyonlara karşı korumada etkili bir yöntemdir. Aşı olmak, immün sisteminizi desteklemek için önemlidir.

Bağışıklık sistemini etkileyen viral enfeksiyonlar nelerdir?

Bağışıklık sistemini etkileyebilen çeşitli viral enfeksiyonlar vardır. İşte bazı örnekler:

HIV (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü): HIV, bağışıklık sisteminin ana hedefi olan CD4+ T hücrelerini enfekte eder. Bu enfeksiyon ilerledikçe, bağışıklık sistemi zayıflar ve enfeksiyonlara, kansere ve diğer hastalıklara karşı savunmasız hale gelir.

Epstein-Barr virüsü (EBV): EBV, mononükleoz olarak da bilinen bir enfeksiyona neden olur. Bu virüs, B hücrelerini enfekte eder ve lenf bezlerinin şişmesi, ateş, yorgunluk, boğaz ağrısı gibi semptomlara yol açabilir. Bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde EBV enfeksiyonu daha ciddi olabilir.

Sitomegalovirüs (CMV): CMV, genellikle sağlıklı bağışıklık sistemine sahip insanları etkilerken, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde daha ciddi sorunlara yol açabilir. CMV enfeksiyonu, organ nakli yapılan hastalarda veya HIV/AIDS hastalarında özellikle endişe vericidir.

İnfluenza virüsü (grip virüsü): İnfluenza, üst solunum yollarını enfekte eden bir virüstür. Grip, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve komplikasyonlara, özellikle akciğer enfeksiyonlarına yol açabilir. Özellikle yaşlılar, küçük çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler risk altındadır.

Hepatit virüsleri: Hepatit B ve C virüsleri, karaciğer enfeksiyonlarına neden olur. Kronik hepatit B ve C enfeksiyonu, zamanla karaciğer hasarına ve siroza yol açabilir. Bu durum, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde daha yaygın ve ciddi olabilir.

Bu sadece birkaç örnektir ve bağışıklık sistemini etkileyen viral enfeksiyonlar daha geniş bir liste içerebilir. Her bir enfeksiyonun semptomları, seyri ve tedavisi farklı olabilir. İlgili sağlık uzmanları, doğru tanı ve tedavi için danışılmalıdır.

Bağışıklık sistemini etkileyen besinler hangileridir?

Bağışıklık sistemini etkileyen birçok besin bulunmaktadır. İşte bağışıklık sistemini güçlendiren bazı besinler:

C Vitamini: Turunçgiller (limon, portakal, greyfurt), kivi, çilek, brokoli gibi C vitamini açısından zengin besinler bağışıklık sistemini destekler.

A Vitamini: Havuç, ıspanak, tatlı patates gibi A vitamini kaynakları bağışıklık sistemi sağlığı için önemlidir.

E Vitamini: Badem, fındık, ayçiçeği tohumu, avokado gibi E vitamini içeren besinler antioksidan özelliklere sahiptir ve bağışıklık sistemini destekler.

Probiyotikler: Yoğurt, kefir, turşu gibi probiyotik içeren besinler, bağırsaktaki sağlıklı bakterilerin dengesini destekleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir.

Zink: Kabak çekirdeği, deniz ürünleri, et, süt ürünleri gibi zink açısından zengin besinler bağışıklık sistemi fonksiyonunu destekler.

Omega-3 Yağ Asitleri: Somon, sardalya, ceviz, keten tohumu gibi omega-3 yağ asitleri içeren besinlerin tüketimi bağışıklık sistemini destekler.

Sarımsak ve Zencefil: Sarımsak ve zencefil, antioksidan ve antimikrobiyal özelliklere sahiptir ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir.

Yeşil Çay: Yeşil çay, antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini destekler.

Sebzeler ve Meyveler: Renkli sebzeler (ıspanak, brokoli, lahana, havuç) ve meyveler (çilek, böğürtlen, elma, muz) vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından zengindir ve bağışıklık sistemi sağlığını destekler.

Beslenme genel olarak dengeli ve çeşitli olmalıdır. Bu sayede vücut, bağışıklık sistemi için gerekli olan tüm besinleri alır. Herhangi bir besin takviyesi veya besin değişikliği yapmadan önce, sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Reaktif lenf nodülleri ne demek?

Reaktif lenf nodülleri, vücudun enfeksiyona veya iltihaplanmaya karşı normal bir tepkisidir. Lenf nodülleri, bağışıklık sisteminizin önemli bir parçası olan küçük, fasulye şeklindeki organlardır. Vücudunuzdaki sıvıyı filtreler ve beyaz kan hücreleri üretirler. Beyaz kan hücreleri, enfeksiyonlarla savaşan ve hastalıkları önleyen hücrelerdir.

Enfeksiyon veya iltihaplanma olduğunda, lenf nodülleri şişebilir ve hassas hale gelebilir. Bu, reaktif lenf nodülleri olarak bilinir. Reaktif lenf nodülleri genellikle zararsızdır ve enfeksiyon veya iltihaplanma tedavi edildiğinde normale döner.

Reaktif lenf nodüllerinin en sık görülen nedenleri şunlardır;

  • Üst solunum yolu enfeksiyonları (soğuk algınlığı, grip ve boğaz iltihabı gibi)
  • Kulak enfeksiyonları
  • Diş enfeksiyonları
  • Sinüs enfeksiyonları
  • Mononükleoz
  • Streptokok boğaz ağrısı
  • Kedi tırmalaması hastalığı
  • Tüberküloz

Reaktif lenf nodüllerinin belirtileri;

  • Şişmiş lenf nodülleri: Genellikle boyun, koltuk altı veya kasıkta bulunur.
  • Hassasiyet: Lenf nodüllerine dokunduğunuzda ağrı veya hassasiyet hissedebilirsiniz.
  • Ateş
  • Yorgunluk
  • Gece terlemeleri

Reaktif lenf nodüllerinin tedavisi, altta yatan nedene bağlıdır. Enfeksiyon bakteriyel ise doktorunuz antibiyotik reçete edebilir. Enfeksiyon viral ise, semptomlarınızı hafifletmek için ilaçlar alabilirsiniz. Lenf nodülleriniz şişmiş ve hassas ise, ağrıyı ve iltihabı azaltmak için reçetesiz satılan ağrı kesiciler alabilirsiniz.

Reaktif lenf nodülleri genellikle zararsızdır ve tedavi olmadan kendiliğinden düzelir. Ancak, lenf nodülleri iki haftadan uzun süre şişmiş veya hassassa veya ateş, yorgunluk veya gece terlemeleri gibi diğer semptomlar yaşıyorsanız, doktorunuza görünmelisiniz.

Bu bilgiler tıbbi tavsiye yerine geçmemelidir. Herhangi bir sağlık sorununuz varsa mutlaka bir doktora danışmalısınız.

Lenf nodu nedir?

Lenf nodu veya lenf bezi, bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan küçük, fasulye veya oval şekilli yapılardır. Vücudun çeşitli bölgelerinde, özellikle boyun, koltuk altı, kasık ve karın bölgesinde kümeler halinde bulunurlar.

Lenf nodlarının temel görevleri şunlardır:

  • Lenf sıvısını filtrelemek: Lenf sıvısı, vücutta dolaşan ve dokular arasındaki boşluklardan toplanan bir sıvıdır. Lenf nodları, bu sıvıyı filtreleyerek içindeki zararlı maddeleri (bakteri, virüs, kanser hücreleri vb.) yakalar ve yok eder.
  • Bağışıklık hücrelerini üretmek ve depolamak: Lenf nodları, lenfosit adı verilen beyaz kan hücrelerini üretir ve depolar. Lenfositler, enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı savaşan bağışıklık sisteminin önemli bir parçasıdır.
  • Bağışıklık tepkisini başlatmak: Lenf nodları, zararlı maddelerle karşılaştıklarında bağışıklık sistemini uyararak savunma mekanizmalarını harekete geçirir.

Lenf nodları, vücudun savunma sisteminin önemli bir parçasıdır ve enfeksiyonlarla savaşmada kritik bir rol oynarlar. Ancak bazen enfeksiyonlar veya diğer hastalıklar nedeniyle büyüyebilir ve hassaslaşabilirler. Bu durumda bir doktora başvurmak önemlidir.

 

 

Bağışıklık sistemini güçlendiren besinler

Bağışıklık sistemini güçlendiren besinler, vücudun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını destekleyerek daha sağlıklı bir yaşam sürmemize yardımcı olur. Bu besinler, vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından zengin olup, düzenli olarak tüketildiğinde bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar.

İşte bağışıklık sistemini güçlendiren 8 önemli besin

  1. Turunçgiller (Portakal, Mandalina, Greyfurt, Limon): C vitamini açısından zengin olan turunçgiller, bağışıklık sisteminin en önemli destekçilerindendir. C vitamini, beyaz kan hücrelerinin üretimini artırarak enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olur.

  2. Yeşil Yapraklı Sebzeler (Ispanak, Brokoli, Pazı, Roka): A, C ve E vitaminleri ile folik asit gibi önemli vitamin ve mineralleri içeren yeşil yapraklı sebzeler, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı koruma sağlar.

  3. Sarımsak: İçerdiği allisin adlı bileşen sayesinde doğal bir antibiyotik görevi gören sarımsak, bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı korur.

  4. Yoğurt ve Kefir: Probiyotikler açısından zengin olan yoğurt ve kefir, bağırsak sağlığını destekleyerek bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.

  5. Zencefil: Anti-enflamatuar ve antioksidan özellikleri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren zencefil, aynı zamanda soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı da etkilidir.

  6. Zerdeçal: İçerdiği kurkumin adlı bileşen sayesinde güçlü bir antioksidan ve anti-enflamatuar olan zerdeçal, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı koruma sağlar.

  7. Balık: Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan balıklar, bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı direnci artırır. Özellikle somon, ton balığı ve sardalya gibi yağlı balıklar tüketilmelidir.

  8. Kuruyemişler (Badem, Ceviz, Fındık): E vitamini, çinko ve selenyum gibi bağışıklık sistemini güçlendiren mineralleri içeren kuruyemişler, düzenli olarak tüketildiğinde vücudun savunma mekanizmasını destekler.

Bu besinlerin yanı sıra, yeterli su tüketimi, düzenli uyku ve egzersiz de bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar. Unutmayın, sağlıklı ve dengeli beslenme, bağışıklık sisteminin en iyi şekilde çalışması için önemlidir.

Yeni SSS


Diş ağrısının gece artmasının birkaç nedeni olabilir. Gün içinde dikkatimizi dağıtan şeyler varken, gece sessiz ortamda ağrıya daha çok odaklanabiliriz. Ayrıca, yatarken baş bölgesine kan akışı artar ve bu da dişlerdeki iltihaplanmayı şiddetlendirerek ağrıyı artırabilir. Diş gıcırdatma gibi uyku ...


Uyutmayan diş ağrısı genellikle şiddetli bir iltihaplanma, diş apsesi, sinir tahrişi veya ilerlemiş bir çürük nedeniyle oluşur. Gece saatlerinde ağrının artmasının başlıca nedeni, uzanırken başın kan dolaşımının değişmesiyle diş bölgesinde daha fazla baskı ve hassasiyet oluşmasıdır. Bu tür bir ağ ...


Diş ağrısını en hızlı kesen yöntemlerden biri soğuk kompres uygulamaktır. Soğuk, bölgedeki şişliği azaltır ve ağrı sinyallerini uyuşturarak acıyı hafifletir. Ayrıca, reçetesiz satılan ibuprofen veya parasetamol gibi ağrı kesiciler de hızlı bir rahatlama sağlayabilir. Tuzlu su gar ...


Kadınlarda apandisit belirtileri, erkeklere benzer olsa da bazen kadınların üreme organları ile karışabilecek belirtiler gösterebilir. Bu durum, doğru teşhis koymayı zorlaştırabilir. Tipik belirti, göbek çevresinde başlayıp karnın sağ alt tarafına yerleşen şiddetli ağrıdır. Bu ağ ...


Apandisit patlaması veya perfore apandisit, tedavi edilmeyen apandisitte iltihabın ilerleyerek apandisitin yırtılması durumudur. Bu durum, iltihabın karın boşluğuna yayılmasına neden olarak ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Apandisit patlaması, tedavi edilmeye ...


Çocuklarda apandisit belirtileri erişkinlerden farklılık gösterebilir ve teşhis edilmesi daha zor olabilir. Çocuklar ağrılarını net bir şekilde tanımlamakta zorlanabilir ve apandisitin tipik belirtileri her zaman belirgin olmayabilir. Çocuklarda apandisit belirtileri yetişkinlerd ...


Evet, Siprogut kulak damlası, aile hekimi tarafından yazılabilir. Ancak, herhangi bir ilaç reçetesi yazmadan önce, doktorun hastanın durumunu değerlendirmesi gerekmektedir. Ai ...


Evet, Siprogut damla bir antibiyotiktir. İçeriğinde polimiksin B ve neomisin gibi antibiyotikler bulunur. Bu antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkilidir ve özellikle kulak yolundaki enfeksiyonların tedavisinde kulla ...


Siprogut göz damlası, gözdeki bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bir antibiyotik ilaçtır. İçeriğinde polimiksin B ve neomisin gibi antibiyotikler bulunur, bu bileşenler bakterilerin büyümesini engeller ve enfeksiyonların yayılmasını durdurur. Ayrı ...


Siprogut kulak damlası doktor farklı bir şekilde önermediyse kulak kanalına yetişkinlerde günde 2 kez 4 damla, çocuklarda ise günde 2 kez 3 damla uygulanır. Gereken durumlarda, özellikle ciddi enfeksiyonlarda veya doktor önerisiyle, ilk uygulama iki katına çıkabi ...


Herkes apandisit olabilir. Ancak apandisit daha çok 20’li ve 30’lu yaşlardaki kişilerde görülür. Evde, apandisit olup olmadığınızı anlamanıza yardım edecek bir kaç bulgu vardır. “Zıplama testi” gibi apandisit olup olmadığınız konusunda şüphe uyandırabilecek evde yapabileceğiniz b ...


Evde apandisit testi mümkün değildir, böyle bir şey yoktur. Ancak bazı belirtiler apandisitten şüphelenmenize yol açabilir. Göbek çevresinde başlayıp sağ alt karnınıza yayılan ve hareketle, dokunmayla şiddetlenen karın ağrısı; bulantı, k ...


Kardiyo mu ağırlık mı daha hızlı zayıflatır? sıkça sorulan bir sorudur. Kilo vermek isteyen birçok kişi için egzersiz seçimi önemli bir sorudur: Kardiyo mu yoksa ağırlık antrenmanı mı daha etkili? Kardiyo, hızlı kalori yakımıyla ön plandayken, ağırlık antrenmanı kas kütlesi oluşt ...


Apandisit ağrısı başlangıçta göbek çevresinde veya orta karında hafif bir rahatsızlık olarak başlar, ancak daha sonra genellikle sağ alt karın bölgesinde yoğunlaşır. Saatler içinde ağrı sağ alt karına kayar ve genellikle burada şiddetlenir. Özellikle göbek ile sağ kasık arasındak ...


Apandisit ağrısı genellikle önce göbek çevresinde hafif bir rahatsızlıkla başlar ve saatler içinde sağ alt karın bölgesinde odaklanırak şiddetlenir. Bu ağrı, hareket etmek, öksürmek veya bölgeye dokunmakla daha da kötüleşebilir. Sürekli bir karaktere sahip olan ağrıya genellikle ...