Hepatit hastaları nelere dikkat etmeli?

Hepatit, karaciğerin iltihaplanması durumudur. Bu iltihaplanmanın nedeni çoğunlukla viral bir neden olsa da, bazen kullanılan ilaçlar, toksinler veya alkol de hepatit hastalığına neden olabilir. Hepatit hastalarının dikkate etmei gereken hususlar şunlardır; 

  • Hepatit hastaları ihtiyacı olan enerjiyi sağlamak ve doku onarımını hızlandırmak için karbonhidrat ve protein açısından zengin bir diyetle beslenmelidir. Protein doku onarımı, karbonhidrat ise enerji çin gereklidir.
  • Yemeklerde aşırı yağ kullanılmalıdır. Yağın miktarı kadar, kalitesi de önemlidir. Bu yüzden sağlıklı yağlar tercih edilmelidir. Krema, kaymak, mayonez, kızartma, kavurma ve yağlı et tüketilmemelidir. 
  • Vücuttaki zehirli artıkların atılması için günde 3-3.5 lt kadar sıvı tüketilmelidir.
  • Sağlıklı kişilerde bile karaciğerde yağlanmaya neden olan alkolden, hepatit hastalarının uzak durması gerekir.
  • Hepatit, vitaminlerin emiliminde bozukluğa neden olur. Bu yüzden beslenme yeterli ve dengeli olmalıdır.
  • Hepatit iştahsızlığa neden olur. Bu yüzden çinko ve B vitamini açısından zengin gıdalar alınmalıdır. 
  • hepatit hastaları az az ve sık sık beslenmelidir.

Bunlar da ilginizi çekebilir


Sarılık geçirenler kan bağışında bulunabilir mi?

Sarılık ya da diğer adıyla hepatit geçirenlerin kan bağışında bulunup bulunamayacağı geçirdiği sarılık tipine göre değişir.  Eğer kişi hepatit A  geçirdiyse ve tedavi sürecini tamamladıktan sonra 12 ay geçtiyse kan bağışında bulunabilir. Ancak hepatit B ve hepatit C geçiren bir kişi tedavi olmuş bile olsa artık hiç bir zaman kan bağışında bulunamaz.

Sarılık bebeklerde neden görülür?

Sarılık bebeklerde sık görülen bir durumdur ve birçok farklı nedeni olabilir. Bebeklerde sarılık, vücudun bilirubin adı verilen bir maddenin yeterince hızlı atılamamasından kaynaklanır. Bilirubin, kırmızı kan hücrelerinin parçalanması sırasında oluşur ve normalde karaciğer tarafından işlenir ve idrar yoluyla vücuttan atılır. Ancak, bebeklerin karaciğerleri olgunlaşmadan önce bu işlemi tam olarak yapamayabilirler ve bu nedenle bilirubin seviyeleri yükselebilir.

Bebeklerde sarılık birkaç farklı nedenden kaynaklanabilir. Yenidoğan sarılığı, bebeklerin doğumdan sonraki ilk günlerinde görülen en yaygın sarılık türüdür ve genellikle kısa sürede kendiliğinden geçer. Bazı bebeklerde ise daha ciddi bir sarılık görülebilir, bu durumda doktorlar tedavi için ışık tedavisi gibi yöntemler uygulayabilirler.

Diğer sarılık nedenleri arasında kan grubu uyumsuzluğu, enfeksiyonlar, karaciğer hastalığı, beslenme sorunları ve bazı ilaçlar sayılabilir. Bebeklerde sarılık belirtileri arasında ciltte ve gözlerde sararma, uyuşukluk ve beslenme sorunları bulunur. Eğer bir bebeğin cildinde sararma belirtileri varsa, mutlaka bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sarılık nasıl teşhis edilir?

Sarılık teşhisi, bebekte ciltte ve gözlerde sararma belirtilerinin görülmesi durumunda yapılır. Ancak, bu belirtilerin görülmesi her zaman sarılık anlamına gelmez. Bu nedenle, doktorlar birkaç farklı test yaparak sarılık teşhisi koyarlar.

Sarılık teşhisi için ilk adım, bebekten bir kan örneği alınmasıdır. Bu örnek, bilirubin seviyesinin ölçülmesi için laboratuvara gönderilir. Bebeğin bilirubin seviyesi, sarılık şiddeti hakkında bilgi verir. Doktorlar, bilirubin seviyesine göre sarılığı hafif, orta veya şiddetli olarak sınıflandırabilirler.

Bilirubin seviyesinin ölçülmesinin yanı sıra, doktorlar bebeğin cildinin rengini ve gözlerinin beyazlığını inceleyerek sarılık teşhisi koyabilirler. Ayrıca, bebeğin kan grubu ve Rh faktörü de incelenir. Eğer bebeğin kan grubu veya Rh faktörü, annenin kan grubu ve Rh faktörü ile uyumsuzsa, bu durumda bebekte sarılık görülme olasılığı daha yüksektir.

Doktorlar, sarılığın altta yatan nedenlerini belirlemek için ek testler de yapabilirler. Bu testler arasında karaciğer fonksiyon testleri, enfeksiyon testleri ve ultrason gibi görüntüleme testleri bulunur. Sarılık teşhisi, bebeklerin sağlığı açısından önemlidir ve sarılık belirtileri görüldüğünde, bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sarılık belirtileri nelerdir?

Sarılık bebeklerde ciltte ve gözlerde sararma belirtileri ile kendini gösterir. Bu belirtiler, bebeklerin ciltlerinin ve gözlerinin normal renklerinden daha sarı veya turuncu renkte görünmesi ile ortaya çıkar. Sarılık belirtileri genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkar ve yaklaşık 1-2 hafta içinde kendiliğinden geçebilir. Ancak, bazı bebeklerde sarılık daha uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir.

Sarılık belirtileri arasında ayrıca şunlar da bulunur:

Bebeklerin derisinde veya gözlerinde sararma
İdrarın renginde koyu renk değişiklikleri
Dışkının renginde açık renk değişiklikleri
Bebeklerin uykulu veya halsiz hissetmeleri
Beslenme problemleri (örneğin, sık sık emmek istememe)
Huzursuzluk veya irritasyon
Eğer bir bebeğin cilt renginde veya gözlerinde sararma belirtileri varsa, mutlaka bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu belirtiler, birçok farklı nedenle ortaya çıkabileceği için, bir doktorun doğru teşhis ve tedaviyi sağlaması önemlidir.

Sarılık ciddi bir hastalık mıdır?

Sarılık genellikle ciddi bir hastalık değildir, ancak bazı durumlarda ciddi bir sağlık sorununa işaret edebilir. Sarılık, bebeklerde en sık görülen sağlık sorunlarından biridir ve genellikle bebeklerin cilt ve gözlerinde hafif bir sararma ile kendini gösterir.

Sarılık, bebeğin karaciğerinin bilirubin adı verilen bir atık ürününü işleyemediği veya ürettiği kırmızı kan hücrelerinin yıkımı sonucu oluşan bu atık maddenin normal şekilde atılamadığı durumlarda ortaya çıkar. Bu durumda, bilirubin cildin ve gözlerin sarı renk almasına neden olur.

Bebeklerde sarılık genellikle tedavi edilebilir ve tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açma riski düşüktür. Ancak, bazı durumlarda yüksek bilirubin seviyeleri ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle doğumdan sonraki ilk hafta içinde ortaya çıkan veya çok şiddetli olan sarılık durumlarında, yüksek bilirubin seviyeleri beyin hasarına ve diğer ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle, sarılık belirtileri görülen bebeklerin bir doktor tarafından değerlendirilmesi ve gerektiği takdirde tedavi edilmesi önemlidir.

Kronik hepatit b hangi bölüm bakar?

Kronik hepatit b hastalığına gastroenteroloji bölümü bakar. Kronik hepatit B, hepatit B virüsünün (HBV) vücutta 6 aydan uzun süre kalması durumudur. Kronik hepatit B, karaciğerde iltihaplanmaya ve hasara neden olur. Kronik hepatit B, karaciğer kanseri, siroz ve karaciğer yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Kronik hepatit B'nin teşhisi ve tedavisine gastroenteroloji doktoru bakar. Gastroenteroloji doktoru, karaciğer hastalıklarının tanısı ve tedavisi konusunda uzmanlaşmış olan hekimdir. Gastroenteroloji doktoru, kronik hepatit B'nin tanısı için gerekli kan testlerini yapar ve tedavi planını belirler.

Kronik hepatit B'nin tedavisinde, antiviral ilaçlar kullanılır. Antiviral ilaçlar, HBV'nin çoğalmasını durdurarak karaciğer hasarını önlemeye yardımcı olur. Kronik hepatit B tedavisinde kullanılan antiviral ilaçlar, ağızdan alınan tabletler veya enjeksiyon şeklinde olabilir.

Kronik hepatit B belirtileri gösteren kişiler, bir aile hekimine veya dahiliye uzmanına başvurabilir. Aile hekimi veya dahiliye uzmanı, gerekli tetkikleri yaptıktan sonra, hastayı bir hepatologa yönlendirebilir.

Kronik hepatit B'nin önlenmesi için, HBV aşısı yaptırmak önemlidir. HBV aşısı, HBV enfeksiyonunu önlemeye yardımcı olur.

Yeni SSS


Erkeklerde HPV aşısı, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir koruma sağlar.  HPV Aşısının Erkeklerdeki Önemi: Kanser Koruması: HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda kanser ...


Gardasil, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayan bir aşıdır. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüs grubudur ve bazı türleri rahim ağzı kanseri, anal kanser, genital siğiller ve diğer kanse ...


Lateral malleol kırığı, ayak bileğindeki dış kemik olan lateral malleolün (ayak bileğinin dış tarafındaki çıkıntı) kırılmasıdır. Bu tür kırıklar genellikle travma, burkulma veya düşme gibi olaylar sonucu meydana gelir. Lateral malleol, fibula adı verilen bacağın dış kemiklerinden ...


İskemik gliozis, beyindeki kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sonucu oluşan hasara (iskemi) karşı, beyin destek hücrelerinin (glial hücreler) verdiği tepki sonucu oluşan bir tür skar dokusunu ifade eder. İskemi: Beyindeki be ...


İstanbul algoloji doktorları, anesteziyoloji ve reanimasyon, nöroloji veya fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi bölümlerde uzmanlaşmış doktorlardır. Bu doktorlar, ağrı tedavisi konusunda ek eğitim alarak algoloji (ağrı tedavisi) uzmanı olurlar. ...


Proloterapi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi yöntemidir. Temel amacı, zayıflamış, hasar görmüş veya dejenerasyona uğramış bağları, tendonları ve eklemleri güçlendirerek ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu iyileştirmektir. ...


YNSA (Yamamoto New Scalp Acupuncture), Japon bilim insanı Dr. Toshikatsu Yamamoto tarafından geliştirilmiş bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbındaki vücut akupunkturundan farklı olarak, YNSA kafa derisindeki (skalp) belirli noktalara odaklanır. Bu noktaların vücudun farklı ...


İstanbul nöral terapi doktorları, genellikle aşağıdaki uzmanlık alanlarına sahip doktorlardır.  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanları: Nöral terapi, en sık fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından uygulanan bir yöntemdir. Bu uzmanlar, sinir sistemi ...


Scheuermann kifozu, omurganın üst kısmında, yani sırt bölgesinde, aşırı bir kamburluğa neden olan bir durumdur. Normalde omurga hafif bir eğriye sahipken, Scheuermann kifozunda bu eğri belirginleşir ve sırt kambur görünür. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve büyüme tamamlandığında durur. ...


Transözefageal Ekokardiyografi (TEE), kalbin yapısını ve fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Normal ekokardiyografiden (EKO) farklı olarak, TEE'de ultrason probu yemek borusundan geçirilir. Yemek borusu kalbin hemen arkasında yer aldığı için ...


Damar yoluyla demir tedavisi (intravenöz demir tedavisi), demir eksikliği anemisi olan ve ağızdan demir takviyesi alamayan veya bu tedaviye yetersiz yanıt veren hastalarda kullan ...


Kimyasal gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesine rağmen sağlıklı bir şekilde gelişemeyip çok erken dönemde düşük ile sonuçlanan bir durumdur. Genellikle gebeliğin ilk 5 haftasında meydana gelir ve birçok kadın bu durum ...


Mol gebeliği (üzüm gebeliği), nadir görülen ve anormal bir gebelik türüdür. Normalde döllenmiş yumurta, embriyo ve plasentayı oluştururken, mol gebeliğinde plasenta a ...


Miyopatik sinyal saptanmadı ifadesi, yapılan tetkiklerde (muhtemelen EMG veya MR gibi) kaslarda herhangi bir hasar veya işlev bozukluğu belirtisine rastlanmadığı anlamına gelir. Miyopati, kas liflerinin çeşitli nedenlerle (genetik, iltihabi, ...


C6-C7 düzeyinde korda bası, boyun omurlarınızın C6 ve C7 numaralı omurları arasındaki disk fıtıklaşmasının omuriliğinize baskı yaptığı anlamına gelir. Omurilik, beyinden gelen sinirlerin geçtiği ve vücudun çeşitli bölgelerine dağıldığı çok önemli bir yapıdır. Bu nedenle ...